Uzun yıllardır dilden dile aktarılan ama doğruluğundan emin olunamayan cinsel mitler, kuşaklar boyu kişilerin yaşamını etkiliyor. Oysa kulaktan dolma bilgileri doğrularıyla yer değiştirmek gerekiyor. Bu da ikili ilişkiler başta olmak üzere birçok sorunun ortadan kalkmasını sağlayabiliyor.
Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal
Türkiye’de cinsellik halen bir tabu ve uzun bir süre de böyle kalacağa benziyor. Hal böyle olunca toplumda birçok cinsel mit ortaya çıkıyor. Medical Park Ordu Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Psikolog İrem Naz Kırım, cinsel ilişkilerde performans kaygısının da genellikle cinsel mitlerden meydana geldiğini söyleyerek, “Kaygıyla oluşan birliktelikler çiftlerin arasında sorunlar yaşanmasına, cinsellikten ve birbirlerinden uzaklaşmasına sebep olabiliyor. Cinsellik, insanın yaşam kalitesini artıran önemli unsurlardan biri. Temel bir içgüdü olan cinsellik, vücutta rahatlama ve özgüven sağlayarak fiziksel ve ruhsal dengede önemli bir rol üstleniyor” diyor.
Bilimsel değeri olmayan görüşlere inanılabiliyor
Dünya Sağlık Örgütü; cinsel yaşamı bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal açıdan bir bütün olarak ele alınması yoluyla kişilik, iletişim ve sevginin olumlu yönde zenginleşmesi ve güçlenmesi olarak tanımlıyor. “Cinsellik toplumumuzun genelinde sosyal ve kültürel yapı itibarıyla tabu olarak görülmeye devam ediyor, maalesef halen konuşulmaması gereken konular olarak kabul ediliyor” diyen Psk. Kırım, şöyle devam ediyor: “Cinsellik konusunda öğrenmeye yönelik eğitim ihtiyaçlarının da yetersiz olduğu görülüyor. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre, cinsel konularda bilgilenmenin ana kaynağını sıklıkla arkadaş, çevre, sosyal medya, gazete gibi iletişim araçları ve filmlerle oluşturuyoruz. Bu tür kaynaklar da çoğu zaman eksik, yanlış ya da abartılı bilgi verebiliyor. Söz konusu yanlış bilgilendirmenin sonucunda da bireyler cinselliğe yönelik önyargı oluşturabilecekleri mitlere inanabiliyor. Cinsel mitler; kişilerin cinsel konularda doğru olduklarını düşündükleri, çoğu zaman abartılı beklenti içeren, bilimsel değeri bulunmayan inanışlar olarak tanımlanıyor. Bu mitler kişilerin cinselliğe dair tutum ve davranışlarını etkiliyor. Cinsel sağlığın bozulmasıyla birlikte paralel olarak genel sağlığı da olumsuz etkileyebiliyor.”
Kaygısız cinsellik mümkün
Cinsel mitler, genellikle baskı ve suçlama içeriyor. Psikolog İrem Naz Kırım, bu mitlerin “sürekli orgazm-erekte olmalısın”, “eşini memnun etmelisin”, “her sevmenin sonu cinsel birleşmeyle tamamlanmalı” gibi katı kurallar barındırdığını, oysa cinselliğin tam tersine baskıdan ziyade, haz ve mutluluk verici ama asla zorlayıcı olmayan bir eylem şeklinde gerçekleşmesinin önemine dikkat çekiyor: “Cinsel birleşme zorunluluk değil, taçlandırmadır. Sadece dokunmak da hem erkeklere hem kadınlara yeteri kadar haz verebiliyor çünkü insan bedeni uyarılmayla da orgazm ya da ereksiyon gösterebiliyor. Çiftlerin yaptığı en büyük yanlışların başında ise sonuca odaklanmak geliyor. ‘Ya cinsel birleşmeyi beceremezsem, ya partnerimi memnun edemezsem, ya orgazm olamazsam, ya uzun süre ereksiyon gösteremezsem, daha önceki ilişkileri nasıldı acaba, ya canım yanarsa’ gibi olumsuz sonuçlara odaklanıldığı için dikkati bilinçli ya da bilinçsiz olarak bunlara yöneliyor. Neticede de olumsuz sonuçla karşılaşılıyor. Sonrasında da olmasından korktukları şey olarak bilinçlerinde kalıyor ve her cinsel birleşme aşamasında akıllarına gelip kısır döngüye giriyorlar. Genellikle kaygının altında olumsuz duygu ve düşünce kalıbı yatıyor. Bu da bilişsel çarpıtmaya sebep oluyor. Kişi, başına gelen şeyi düşünmektense dikkatini ‘böyle düşünmesinin altında yatan sebeplere’ odaklayarak çözüme gitmesi için destekleniyor. Cinsel işlev bozukluğu tanısı almışsa, terapi çözüm için çok etkili bir yöntem oluyor. Çeşitli ödevlendirmeler ve tekniklerle, duyumsal odaklanma ve haz egzersizleriyle terapiste uyumla ve devamlılıkla çok güzel sonuçlar elde ediliyor.”
“Ülkemizde yapılan araştırmalara göre, cinsel konularda bilgilenmenin ana kaynağını sıklıkla arkadaş, çevre, sosyal medya, gazete gibi İLETİŞİM araçları ve filmlerle oluşturuyoruz. Bu tür kaynaklar da çoğu zaman eksik, yanlış ya da abartılı bilgi verebiliyor.”
ÇİFTLER DİKKAT!
Cinsellikle ilgili temel bilgilerin kulaktan dolma öğrenilemeyeceğinin unutulmaması gerekiyor. Psikolog İrem Naz Kırım, cinsellikte katı kurallar olmadığına dikkat çekerek, şu önerilerde bulunuyor: “Her hareketi sıraya dökmeyin, spontan gelişen bir durumda yapmanız gereken olaya uyum sağlamaktır. Partnerinizle konuşun. Neyi sevdiğini, neyi sevdiğinizi belirtin. Sağlıklı iletişim, sağlıklı cinsellik demektir. Kendinizi ya da partnerinizi bir başkasıyla kıyaslamayın. Her birey nasıl biricikse, cinsellik de öyledir. Yaşadığınız deneyim, aldığınız haz, tutku, ereksiyon ya da orgazm süresi aynı değildir. İstekli olmak, ayıplanacak bir durum olmamalıdır. Cinsel istekler birer dürtüdür ve herkes hoşlandığı kişiyi arzulayabilir. Özellikle kadınlarda istekliliği belirtmek, toplumca hoş karşılanmayan bir kalıp gibi lanse edilse de cinsel ilişkilerde olumlu tetikleyicileri açığa çıkartır. Duygularınızda açık olun. Ergenlik döneminden itibaren kişilere özellikle aileler tarafından mahremiyet sağlanmalı ve utandırılmamalı. Herhangi bir olumsuzlukta eşinize suçlayıcı konuşma yapmak yerine, halen sorun yaşamaya devam ediyorsanız bir uzmana danışıp yardım almayı deneyin.”
İLGİLİ İÇERİKLER
- Cinsel uyum ve ten uyumu nedir? İlişkide önemi nedir?
- Erkekleri cinsellik ve seksten soğutan nedenler neler?
- Sevişmek mi, seks yapmak mı?