Türkiye’de lunapark sektörünü başlatan ailelerden birinin üçüncü kuşak temsilcisi olan Melih Aydın, sektördeki başarısını ve firmasını öne çıkaran özelliklerini Serkan Kızılbayır’a anlatıyor…
Melih Aydın kimdir, iş hayatına nasıl atıldı?
Otuz beş yaşındayım; Eskişehir’de doğdum, büyüdüm. Üniversite dahil tüm okul hayatımı Eskişehir’de tamamladım. On altı yaşımdan bu yana aktif olarak ticari hayatın içindeyim. Altı buçuk yaşında, Aslan adında bir oğlum var. On iki yıldır işlerim dolayısıyla daha çok Ankara’da ikamet ediyorum. Aynı şekilde firmam Funnivarium da ticari faaliyetlerinde on ikinci yılının içinde.
Şirketinizin öyküsü nedir?
Biz yaklaşık altmış yıldır lunapark sektöründe faaliyet gösteren bir aileyiz. Ben de 2010 yılında radikal bir kararla aile şirketinden ayrılıp, kurduğum Funnivarium markasının altında iş hayatımı şekillendirmeye başladım. Aslında alt yapısını hep kafamda oluşturduğum, doğru şartların olgunlaşmasını beklediğim bir durumdu. Nasip oldu, kendi yolumu çizdim. Ve o gün bugündür markamız çatısı altında; AVM içi eğlence merkezleri işletmeciliği, açık alan lunapark faaliyetleri ve lunapark makineleri üretimi yapmaktayız. Kendimize has ürünlerimiz ve bu konuda bir tarzımız var. Ürünlerimiz hem ülkemizde hem de çeşitli ülkelerde farklı işletmeciler tarafından da fazlasıyla tercih edilir bir halde.
Genç bir iş insanı olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Aslında artık yaşım, ortalama insan ömrünün yarısına geldiği için ticari faaliyetlerde genç olmanın dezavantaj yarattığı yaşları sanırım geçtim. Ama şirketimi kurduğumda birçok sorunla karşılaştım tabii. Geriye dönüp baktığımda, çok genç yaşta kendi şirketimi kurdum ama ailemin yanında da bu işlerin içindeydim ve hep aktif bir ticari hayatım vardı, yaşıtlarımdan bu konuda ayrılıyordum. Bu yüzden o yaşlarda altı yedi senelik aktif ticari hayat geçmişim olmasına rağmen piyasada sadece yaşıma odaklandıkları için yaptığım işleri kanıtlayarak kendimi tanıtmam, adımı ve markamı ezberletmem biraz uğraştırdı. Bunu başardıktan sonra o dezavantajların hepsi avantaja döndü. Genç yaşta bazı şeyleri başarmanın takdirini topladım, insanların bakış açısı değişti ve yaptığımız işlerin hacmini artırdık. Şu anda da otuz beş yaşında olup, nerdeyse hayatımın yarısından fazlasını ticari faaliyette geçirmiş olmam sebebiyle, piyasayı daha iyi okuyabiliyor, yaşımın ve vücut direncimin bana sağladığı güçle daha aktif çalışabiliyorum. En verimli zamanlarımı çok tecrübeli halimle yönetebiliyorum. Ve bu gerçekten bu dönemde bence büyük avantaj.
Covid-19 salgınından ilk etkilenen sektörlerden biri de eğlence sektörü. Sizde durum nasıldı? Ve şimdi nasıl?
Sektör, 2020 yılının 17 Mart’ından itibaren pandemi dolayısıyla hükumetin açıkladığı kararlarla kapalı kaldı. Bu süreçte, on beş ayda toplamda dört ila beş ayı kapsayan ama sektör için çok iç açıcı olmayan aylarda kademeli normalleşme denildi ve açma izni verildi. Bu aylarda eğer açarsa daha da zarar edeceğini bildiğinden, işletmesini hiç faaliyete geçirmeyen çok firma oldu. Tabii bu durumların sonucunda bırakın sektördeki kan kaybını, tabiri caizse maalesef direkt can kaybeden çok firma ve işletme oldu.
Bizim için de tabii çok uzun süren, belirsizliği hiç bitmeyen ve maddi olarak da büyük kayıplar verdiğimiz bir dönem oldu. Hatta Türkiye’de bu duruma en kötü yakalananlardan biri biz olduk, çünkü Mart 2020’de açmayı planladığımız iki şube yatırımımız vardı ve tam o zamanlarda pandemi patladı. Bir şubemiz sadece on gün çalıştı, kapattık; diğeri hiç çalışamadan kapalı sürece girdi.
Fakat bu süreçte fabrikamızı hiç kapatmadık, üretimimizi hiç durdurmadık; aksine, boşluk yarattığımız için alanımızı büyüttük, eğlence merkezlerimizi tamamladık ve mevcut olanları tamamen yeniledik, iki yeni ürünü üretimimize ekledik. Biz bu süreçlerin sonunda faaliyete geçeceksek daha yeni, daha büyük, daha enerjik başlamamamız gerektiğini düşündük.
Tabii bu durumlara maddi olarak dayanmak, tüm gelirlerimiz kesilmişken durmadan harcama yapmak biraz deli işiydi, ama benim de bu konuda çok normal olduğum söylenemez.
Ve şimdi pandemi sürecinde aldığımız aksiyonun tam karşılığını alıyoruz. Mevcut başka işletmeler hem eskidi hem de şu anki maliyetleriyle yatırım yapamıyorken, biz tüm şubelerimizle çok yeni, çok çeşitli hizmet sunuyoruz. Müşteriler de tabii doğal olarak bizi tercih ediyorlar. Ülkedeki ekonomik sıkıntılar vatandaşın alım gücünü düşürse de, çok fazla eve kapandığımız için insanlar çocuklarıyla birlikte eğlenmeyi özledi. Umarım en yakın zamanda daha ferah günlerde insanları eğlendirmeye durmadan devam ederiz.
Başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
Eğer kendi kendinize kaldığınızda, açık yüreklilikle kendinizi, yaptıklarınızı eleştirip tartıp “Evet, ben bunu başardım.” diyebiliyorsanız, orada gerçekten başarı vardır. İnsanların ne söylediği, etrafınızdakilerin sizi nasıl alkışladığı bence çok önemli değil, önemli olan kendi iç sesinizin ne dediği. Şayet kendinizi kandırıyor ve buna da inanıyorsanız, orada zaten başarı yoktur, bir vaka vardır. Başarıyı yakalamak için, yaptığınız işin her alanına hakim olmak zorundasınız, en ufak detayları bile kaçırma lüksünüz yok. İşine her konuda çok hakim olanların başarısız olduğuna pek rastlamadım.
Funnivarium markasının gelecekteki hedefleri nelerdir?
Şu an için, ürettiğimiz çeşitli lunapark makineleri Türkiye’de yaklaşık otuz şehirde farklı markaların işletmelerinde, eğlence merkezlerinde ve lunaparklarda aktif olarak çalışmakta. Aynı şekilde yurt dışında çeşitli ülkelerde yine ürünlerimiz mevcut.
%100 yerlidir belgesi olan ve bu konuda Türkiye’de tek olarak üretim yaptığımız fabrikamız Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde ve eğlence merkezlerimiz de Ankara’da üç ayrı noktada hizmet vermekte. Bunlar metrekare olarak, Ankara içindeki en büyük kapalı alan eğlence merkezlerinin başında geliyor. Yaptığımız her iş konusunda muadillerimizden ayrılmak için elimizden gelenin her zaman en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Tam bu doğrultuda işlerimizi büyütmeye, istihdam sağlamaya devam etmek isteyen bir zihniyete sahibiz. En ilgi çeken sloganım da “Arkanızdan dönen dolapları biz üretiyoruz.”. Üretmeye de devam edeceğiz.
Son olarak, Lexus ile yolculuk nasıldı?
Lexus ile tanışmam yakında zamanda olmuştu. Yakın arkadaşım arabalara düşkün ve konforu seven biri. O da bir arkadaşının önerisiyle şu an binmiş olduğumuz aracı aldı. Ama ben ilk defa bindim ve şunu söylemeliyim size, konforu ve aynı zamanda güvenliği net bir şekilde sağlıyor.