Kendini güncellemek her zaman iyidir. Bu aşkta da işte de sosyal hayatta da böyle. Doğru zamanda doğru koşullarda kendini yeniden değerlendirip sana fayda sağlayacak adımlar atmak hayatta ilerlemene yardım eder.
Yazı: Irmak Yaşar
Şu anda hayatınızda kimse olmayabilir ya da uzun süreli bir ilişkinin içindesiniz ve bazı sorunlarla nasıl başa çıkacağınızı bilemiyorsunuz. Kendinizi sıkıntıya sokmak yerine, bir dönüp içeriye bakmak ve dürüstçe neler yapmanız gerektiğini anlamak çok işinize yarabilir. Özellikle aşk ilişkilerinde beklentiler çok yüksek olabiliyor. Bunların sebebini anlamak ve karşımızdaki insanı doğru analiz etmek çok önemli. İlişkide yeni bir sen olmak istiyorsan bunun için karşındaki insandan şikayet etmek yerine, hayattaki önceliklerini belirleyebilir birlikte olduğun ya da olacağın insanın bunların ne kadarını karşılayabileceğini analiz edebilirsin. Gelişim, motivasyon ve istikrarla olur. İlişkinde yeni adımlar atmak istiyorsan Psikolog, Psikoterapist, Çift Terapisti Burçin Demirkan’la yaptığımız söyleşi işine yarayacak.
Aşk ilişkilerinde neden daha fazla hata yaparız?
İnsan benzerine aşık olur. Birisi sizinle aynı şeylerden keyif alıyorsa, aynı filmi izleyip, aynı yemekleri seviyorsanız, o da benim gibi diye düşünürsünüz. Kendinizi iyi hissedersiniz. Bazen karşınızdaki kişiyi idealize edersiniz. Bir bakarsınız ki aşık olmuşsunuz. Muhtemelen aşık olduğunuz şey, sizde olanlar ve olmasını istediklerinizdir. Sizde olan iyi güzel şeyler kadar patalojik taraflarınıza da aşık olmuşsunuzdur. Eğer kendinizi geliştirmezseniz, aşk hayatınızda bol bol hata yaparsınız. Duygularınızın farkındaysanız, her geçen gün farkındalığınızı arttırıyorsanız bu iyiye işarettir. Çünkü bu hal, karşılaştığınız kişinin de iyi ve güzel yanları kadar sıkıntılı hallerini de görebileceğiniz anlamına gelir. Aşk deyince akla bağlanma kuramı gelir. Ve ilk aşkımız annemizdir. Aşık olurken çocukluğumuzdaki tüm figürlerin bizde bıraktığı izlerle aşık olacağımız kişiyi seçeriz. Ve deriz ki “ay ne güzel bana ne kadar benziyor”. Tuhaf gelebilir fakat anne, baba, babaanne, ağabey, abla, dayı, teyze, amca ve hatta komşu teyzelerin aşık olduğum kişiyle ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz. Çocukken çevremizden pozitif ve negatif birçok duyguyu içselleştiririz. Atalarımızın bize bıraktığı iyi güzel şeyleri almaya negatifleri bırakmaya niyet etmek önemlidir. Eğer bu bilinçte değilseniz aşklarınız da hep patalojik olacaktır. Bu nedenle de aşklar hataya gebe olabilir.
İlişkilerimizde çok fazla beklentiye girmek bizi nasıl etkiler?
Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Alma verme dengesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Hayatta dengede kalmakla ilgili neler düşünüyorsunuz? Dişil ve eril enerji konusunda neler biliyorsunuz ve düşünüyorsunuz? Kendimizi ne kadar tanıyorsak ilişkiden beklentimizi de o derece fark edebiliriz. Böylece ilişkiden beklediğimiz şeyin çok veya az mı olduğunu farkedebiliriz. Dengede kalabiliriz. Dengede kalamayan insan iyi duyguyu alamaz ve iyi duyguyu veremez. Ya öfkeli olur ya da kırgın. Ya susar ya da küser. Böyle olunca ilişkide sağlıklı iletişim olmaz. Hayal kırıklıkları oluşur. Bir bakmışsınız kişiler ilişkiden ne beklediğini tanımlayamaz. Tabii bir de ilişkiden çok şey beklediği için aşk ilişkilerine hiç başlayamayanlar var. Onlar ya platonik aşıktır, ya müzmin bekardır. Çünkü ilişkiye başlamak ya da yürütme konusunda bir sürü bahaneleri vardır. Bu nedenle çok güzel yürüyebilecek bir ilişkinin önüne set çekerler ve ilişki daha başlamadan biter.
Uzun yıllardır süren sorunlar olan ilişkimizi nasıl daha mutlu hale getirebiliriz? İki tarafın da bunun için nasıl adımlar atması gerekir?
Kişilerin kendi kişisel yolculuklarını çıkması gerekir, o nedenle bireysel terapi almaları gerekir. Çünkü kendi geçmişiyle olan sorunlarını halletmeyen bir kişi bugünkü sorunlarını halletmekte zorlanır, yaşam kalitesi düşük olur, çevresine toleransı düşük olur. Daha kaliteli yaşam için “yanmadan” olmaz. İnsan bir sorun yaşadığında genellikle karşıyı suçlar onun yüzünden kötü gitti. Şöyle demez sevişemiyordum o da benimle sevişemiyordu o yüzden o da gitti başkasıyla sevişti demez, o beni aldattı der. Çoğunlukla ilişkimiz doyumsuzdu denmez; ruhsal ve bedensel olarak bir ilişki doyumlu değilse muhtemelen iki tarafta aynı derecede duygusal zorluk içindedir. Baş edemediği şeyler farklı olabilir. Baş edemediği şeylerin ağırlıklarını bir teraziye koyabilsek birbirine benzer ağırlıktadır. O nedenle de iyi bir ilişki içindeki bireylerin baş edemedikleri durumları çalışması gerekir. Tabii ki bunu yaparken insanlar karşılaştıkları gerçekleri her zaman kabullenmeyebilir. Çünkü başkasını suçlamak kolaydır. İlişki yürütmek konusunda yeteneklerinizi geliştirmeye gönüllü olmak mutlu ve kaliteli bir yaşamın anahtarını sunar. Mutlu ve kalteli bir ilişkiye tekrardan kavuşmak için bireysel terapi ve çift terpisi öneririm.
Sorunsuz bir ilişki var mıdır?
İlişkilerde çatışma normaldir. Çatışmayan ilişki ölü ilişkidir. İnsanlar farklı düşüncelere sahip olabilirler. Bununla birlikte fikirleri ve duyguları söylemek sağlıklı bir şeydir. Mesele bunu nasıl algıladığımızdır. Birinin sizinle aynı fikirde aynı duyguda olmamasını kabul edebiliyorsanız ilişkilerde sorun yaşama oranınız azalır.
Aşk ilişkilerinde en çok nelerden muzdarip oluruz? Neler bizi üzer? Motivasyonumuzu düşürür?
Günlük ilişkinin iyi gitmemesi, cinsel ilişkinin iyi gitmemesi, dışsal müdahalelere çiftlerden birinin hayır diyememesi. Her şey yolundayken iş hayatı, okul hayatı gibi sebeplerle çiftlerin ayrı yerlerde yaşamak zorunda kalması yani araya mesafelerin girmesi.
İlişkilerimize canlılık getirmek için nelerden faydalanabiliriz?
Gerçekten iki kişinin keyif aldığı etkinlikler arttırılabilir. Mesela çiftin ortak hobisi yürüyüşe çıkmak, trekking yapmak, sanat galerilerini gezmek, seyahat etmek, film izlemek olabilir. Bu ve bunun gibi ortak keyif aldıkları alanları keşfetmek çoğunlukla işe yarar. Önemli olan pozitif ortamlar oluşturmaktır. Yalnızca birbirleriyle ilgilendikleri ve keyifli zamanlar ilişkiyi canlı tutar. Bazen birinin birine yemek yapması, küçük hediyeler alması da olabilir. Burada unutmamamız gereken şey partnerinizin nelerden hoşlandığını iyi bilmenizdir. Bu konuda açık iletişim kurmak çok işe yarar.
Birlikteliklerde iki tarafın da birbirini doğru anlaması için nelere dikkat etmek gerekir?
Sinirli olduğu anda değil sakin olduğu anda konuşmak önemlidir. Heyecanlıyken, kızgınken ve telaşlıyken yapılan konuşmalar sırasında zihin karışır. İnsanlar birbirlerini doğru anlamayabilir. Sakinken ve pozitif bir haldeyken sakin bir ortamda dinginken yapılan konuşmalar sırasında mesajlar daha iyi anlaşılır. Sizin anlattığınız kadar değil karşınızdakinin anladığı kadar iletişim kurabilirsiniz. O zaman onun size anlayabildiği saati ve dili keşfetmeniz gerekir.
İLİŞKİLERİMİZDE DAHA SEVECEN VE ANLAYIŞLI OLMAK İÇİN NELER YAPMAMIZ GEREKİR?
Kendimizi geliştirmeliyiz ve kendi duygularımızı tanımalıyız. Kendi duygularını tanıyan ve anlayan birisi başkalarının duygularını anlama ve tanıma konusunda daha becerikli olur. Tabii ki unutmamanız gereken bir husus da karşınızdakinin ayakkabılarını giymeden onun gibi hissedemeyeceğinizdir. Bir başka önemli nokta da hayata güvenen, insana güvenen ve kendine güvenen insan çevresine hoşgörülü olur. Ben kendi hayatımda şöyle bir yaşam felsefesi benimsedim; benim için olanda bir hayır vardır, olmayanda bin hayır vardır. Akışta gelen hayırlıdır. İyidir güzeldir. Bu beni sevecen ve anlayışlı yapıyor. Bir de çevremizi kendimize benzetmeye çalışmamalıyız. Karşınızdakinin ayrı biri olduğunu sürekli kendimize hatırlatmalıyız. Birçok insan ilişki kurduğu insanın kendi gibi olmasını bekler. Aynı evde yaşamaya başlayınca mutfağı dağıttın, çorabını yere attın diye tartışmalar başlar. Karşısındakine yetişkin muamelesi yapmaz. Karşınızdakine alan bırakıp sorumluluk vermezseniz sonra da aşık olduğunuz insana olan toleransınız azalır. Tabii ilişkide mola vermek de önemlidir, aşık olmak demek dip dibe olmak değildir. Birbirinden farklı insanlarla vakit geçiren, kendi ihtiyaçlarına zaman ayıran çiflerin birbirine olan toleransı fazla olur.
İLİŞKİLERİMİZDE ALDIĞIMIZ OLUMLU KARARLARI SÜRDÜREBİLMEK İÇİN NELERİ ÖNEMSEMELİYİZ? KENDİMİZDEN MEMNUN OLMAYI BAŞARABİLİR MİYİZ?
Kendinden memnun olan kişi çevresiyle de daha iyi ilişki kurar. Kendinizden memnun değilseniz niye memnun olmadığınıza bakmak gerekir. 24 yıldır bireysel terapi ve çift terapisi yapan bir uzman olarak Türk kültüründeki bireylerin kişilik özellikleri hakkında gözlem edindim. İnsanın kişilik yapısı kendinden memnun olup olmamasını büyük oranda etkiler. Türk insanı çoğunlukla mükemmelliyetçi yapıya sahip. Önceki kuşaklara baktığımızda toplumda biz kavramını var ederken ben kavramını büyük oranda yok saymışlar. Bu nedenle de kendi mutluluklarını edinirken çevredeki mutluluktan beslenmişler. Kendi bireysel mutluluklarını üretmeyi öğrenmemişler. Hal böyle olunca çevreden takdir aldıklarında kendinden memnun olmuşlar. Kendinden memnun olmak için asıl anahtar kendi kusurlarına tahammül edebilmekten geçer. Kendimizden memnun bir şekilde sürdürdüğümüz ilişkilerde aldığımız önemli kararları sürdürebiliriz.