Kendi ismiyle kurduğu mimarlık firmasıyla işlevsel, modern ve maksimum konfor alanları tasarlayan İç Mimar Öznur Dönmez Yelekçi, tasarım çizgisini ve projelerini MAG Okurlarına aktarıyor.
Öncelikle kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz?
1988 yılında Adana’da doğdum. 2013 yılında, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık bölümünden mezun olduktan hemen sonra kurumsal bir firmada çalışmaya başladım. Daha çok restorasyon projelerinde yer alan bir firmaydı. Cumhurbaşkanlığı yazlık köşkü olan Huber Köşkü gibi önemli restorasyon projelerinde İtalyanlarla çalışma fırsatı buldum. Aile mesleği olan mimarlığı seçmemdeki sebep tesadüf değildi. Babam Ecvet Dönmez‘in mesleki tutkuma rol model olmasıyla başlayan çocukluk hayalimi, 2016 yılında Adana’ya döndükten sonra kendi markam Öznur Dönmez Mimarlık’ı kurarak gerçekleştirmiş oldum.
Geçmiş projelerinizden hareketle tarzınızı ve çizginizi nasıl tanımlarsınız?
Modern, fonksiyonel ve maksimum konfor alanları yaratmak benim için çok önemli. Her projeyi ayrı bir eser olarak görüp o projeye belli sanatsal bakış açısı vermeye çalışırım. Bu da çizgimi oluşturan unsurlardır diyebilirim.
İç mimarlar da diğer sanatkârlar gibi islerine karışılmasını pek tercih etmiyor. Kişiye özel tasarımlar yaparken müşteri memnuniyetini korumak amacı ile onlardan gelen talepleri kendi bakış açınızla nasıl birleştiriyorsunuz ?
Aslında, “işinize karışılmaması” dememek lazım ama toplum içerisinde öyle bir algı, mesleğimizin doğasından kaynaklı var, çünkü zevk, kişiden kişiye değişiklik göstermekte. Bu yüzden tasarım aşamasından önce; müşterilerimin nelerden zevk aldığını ve yaşam tarzlarını öğrendikten sonra, işlevsellikten ödün vermeden onların istekleri ile benim bakış açımı birleştirip, ortak paydada buluşuyoruz. Bu da karşılıklı memnuniyeti korumamızdaki temeli sağlam kılıyor.
Hayata geçirdiğiniz projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Konut, kafe, fabrika, idari bina, restoran gibi çeşitli projeleri hayata geçirdim. Yakın zamanda, tamamen bitkisel menülerden oluşan, Adana’nın ilk vegan kafesi “Differently”i tasarladım. Differently’nin kurucusu ve sahibi, sevgili Elçin Yenice ile birlikte bu projeyi hayata geçirerek, butik bir mekân yaratmış olduk. Bakır ve ahşabın beyaz ile uyumundan yararlanarak küçük mekânda büyük algısı yarattığım, her alanını değerlendirdiğim, işlevsel, kreatif bir projeye imza atmış oldum.
Gelecek planlarınız ve hedefleriniz neler?
Türkiye çapında daha büyük projelerde, sürdürülebilir mekânlar tasarlamak ve yakın zamanda tasarladığım projeleri hayata geçirmek isterim.