Mayıs ayının ilk haftasını iple çekmemize sebep olan Met Gala, Metropolitan Sanat Müzesi’nde bu yıl da ışıltılı görünümlere ev sahipliği yaptı. Neredeyse tüm moda ‘yasalarının’ yıkıldığı ve tasarımcıların yaratıcılıklarını konuşturdukları Met Gala’nın bu yılki teması ‘Amerika’da Bir Moda Antolojisi’’ydi. 1870 ve 1890 yılları arasında New York’un davetkâr stil sahnesine odaklanan ‘Amerika’da Bir Moda Antolojisi’ teması; elbiselerin fiyonklar, danteller, fırfırlar ve mücevherler ile tamamlanarak gardıroplarımızın vazgeçilmez üyeleri haline gelmesine olanak sağladı.
Bu yıl birbirinden ihtişamlı görünümlere ev sahipliği yapan gecenin ünlü katılımcıları arasında yaratıcı tasarımlarıyla dikkat çeken bir isim vardı: Iris Van Harpen.
Dove Cameron, Teyana Taylor, Fredrik Robertsson ve Winnie Harlow’un yaldızlı kırmızı halıda taşıdığı tasarımlar, fütürist ve fantastik duruşlarıyla 1800’lü yılların sonlarıyla otomatik olarak ilişkilendiremeyeceğimiz iki şey. Aklınızda bizimle aynı sorunun oluştuğunu biliyoruz; Van Herpen’in geleceğe davet niteliğinde olan tasarımları Met Gala kırmızı halısında ne yapıyor?
Dove Cameron, yapımı neredeyse 600 saat süren elbisesi hakkında konuştuğunda kısmen de olsa sorumuzun cevabını bize verdi: “Elbisem, ‘Gilded Glamour’ temasına yapısıyla inanılmaz derecede uyuyor, neredeyse tüm sır elbisenin şekliyle ilgili. Aynı zamanda Iris’in eşsiz vizyonuna onur niteliğinde olduğunu da eklemeliyim.”
1800’lü yılların sonlarında New York modasının vazgeçilmez üyesi olan elbiseler, bir bakıma zenginlik ve statü göstermek için kullanılıyordu. Tasarımcılar da elbiselerin bu niyetle kullanıldığını bildikleri için o dönemde elbiseleri olabildiğince lüks malzemeler ve mücevherler ile kaplamışlar. Durum böyle olunca elbiseleri giyen kişilerin sadece elbise giymiş olması değil, ‘sanat eserinin içindeymişçesine’ bir görünüm kazanmaları hedeflenmiş. Iris Van Herpen’in Met Gala için tasarladığı parçalara bakınca tasarlanan kıyafetler size de sanat eserlerini çağrıştırmıyor mu?
Peki, Iris Van Herpen Kimdir?
En kısa tabir ile deney yapmayı seven Hollandalı bir tasarımcı diyebiliriz. Tasarımlarında doğayı, modayı ve teknolojiyi bir araya başarılı bir şekilde getiriyor. Sıra dışı malzemeleri geleneksel tasarım teknikleri ile birleştirerek, ürkütücü fakat göz alıcı tasarımlar yaratmayı başarıyor.
Sanatçılar, mühendisler, bilim insanları ve mimarlar ile yaptığı iş birlikleri ile modanın önündeki engelleri yıkmayı hedefleyen tasarımcı, modanın gelişmesi için diğer disiplinlerle iç içe olması gerektiğini düşünüyor.
2007 yılında doğadan ilham alan tasarımlarıyla markasını oluşturan genç tasarımcının özgün tasarımlarıyla ilerleyen aylarda çok daha sık karşılaşacağımıza neredeyse eminiz.