Türkiye’nin önde gelen bireysel ve kurumsal, yerli ve yabancı müvekkillerine avukatlık, hukuk danışmanlığı ve arabuluculuk hizmetleri sunan Gümgüm Hukuk & Danışmanlık & Arabuluculuk’un kurucusu Av. Behice Bengi Gümgüm, eğitimini sistemin en başında aldığını belirttiği arabuluculuk hakkında önemli bilgiler aktarıyor…
Behice Bengi Gümgüm kimdir? Neler yapmaktadır?
Öncelikle kendimi tanıtacak olursam; İskenderun’da doğdum. İzmir’de Bornova Anadolu Lisesi (BAL)’nden mezun olduktan sonra hayalim olan hukuk fakültesini kazanarak İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Avukatlık stajıma Ankara Barosunda başladım. Yüksek lisans eğitimimi özel hukuk alanında “Elektronik Sözleşmelerin Tüketicinin Korunması Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı tezimi yazarak tamamladım.
Beş yıl boyunca özel bir şirketin hukuk bürosunda çalıştıktan sonra orada edindiğim deneyimlerim ve bana kattığı engin tecrübelerle 2012 yılında Gümgüm Hukuk & Danışmanlık bürosunu kurdum. Hem üniversite döneminde hem de üniversiteden mezun olduktan sonra çalıştığım özel şirket döneminde hukukun farklı alanlarında birçok sertifikalı seminerlere katıldım.
2016 yılında arabuluculuk eğitimimi tamamlayarak Adalet Bakanlığı Arabulucular Sicili’ne kayıt oldum. 2016 yılından bu yana da, kurucusu olduğum Gümgüm Hukuk & Danışmanlık & Arabuluculuk bürosunda ihtiyari ve dava şartı (zorunlu) arabuluculuk konusunda aktif şekilde arabuluculuk yapmaktayım.
Kuruluşundan bugüne hukuk büromuz, Türkiye’nin önde gelen bireysel ve kurumsal düzeydeki yerli veya yabancı müvekkillerine avukatlık, danışmanlık ve arabuluculuk hizmetleri sunmaktadır. Avukatlık, arabuluculuk ve danışmanlık hizmetleri verilen Gümgüm Hukuk Bürosunda, sorunlar analitik ve hızlı bir şekilde değerlendirilerek taraflara en avantajlı hukuki çözümler üretilmektedir. Ofisimizde, iş, bilişim, tüketici, idari yargı, ticaret davaları, sözleşme hazırlanması da dahil olmak üzere geniş bir yelpazede hizmet sunulmaktadır.
Neden arabuluculuk?
2016 yılından beri aktif olarak arabuluculuk yapmaktayım. Sistemin en başında arabuluculuk eğitimlerine giden birisi olarak, bu sistemin giderek yaygınlaşacağına ve yargı sürecimize olumlu etkileri olacağına her zaman inandım. Nitekim arabuluculuk sistemi son yıllarda yaygınlaşarak hukukumuzda hatırı sayılır bir yere sahip olmuştur. İlerleyen dönemlerde daha da artarak gelişeceğine inanıyorum.
Arabuluculuk, taraflar açısından kaybedeni olmayan “kazan, kazan” anlayışının geçerli olduğu bir alternatif uyuşmazlık çözüm modelidir. Arabuluculuğa çeşitli sebeplerle ihtiyaç duyulmaktadır. Uyuşmazlıkların çeşitlenmesi, mahkemelerin iş yükünün artması, yargı süreçlerinin çok uzun sürmesi, artan yargılama maliyetleri, gizlilikte beklenen fayda, tarafların kendi iradeleri ile aralarındaki uyuşmazlığı uzlaşarak çözebilme olasılıkları arabuluculuk ihtiyacını artırmıştır. Belirttiğim nedenlerle, mevzuatımıza yeni girmesine rağmen, uyuşmazlıkların çözümünde hızlı ve ekonomik olması sebebiyle arabuluculuk müessesesi hızla yaygınlaşmış olup, ileride hukukun diğer tüm alanlarına da yayılacaktır.
İhtiyari arabuluculuk konusunda ise özellikle işçi/işveren arasındaki uyuşmazlıklarda ve ticari dava uyuşmazlıklarında uzun sürecek yargı yollarını bertaraf etmek için arabuluculuğun çok önemli olduğunu hem kendi müvekkillerime hem de başvuruda bulunan şahıs ya da şirketlere önemle ifade etmekteyim, çünkü arabuluculuk hizmetinde taraflar kendileri karar veriyor. Tarafların yerine bir başkası ya da hâkim karar vermiyor. Bu nedenle taraflar, kendi verdikleri kararın da sonuna kadar arkasında duracaklardır diye düşünüyorum. Sistemin de bu nedenle daha da yaygınlaşacağını düşünüyorum.