İş hayatında kadın-erkek fırsat eşitliğini savunmaktan vazgeçilmemesi gerektiğini söyleyen TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve CFO’su Burcu Geriş, “Kadınların yapabileceklerini fark etmeleri konusunda rol modeller, mentorlük ve kadınların birbirini desteklemesi çok etkili.” dedi.
1999’da Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olan Burcu Geriş, sonrasında da London Business School ve Columbia Business School’dan MBA programlarını tamamladı. İş hayatına Garanti Bankası’nda başlayan Geriş, 1999 ve 2005 yılları arasında Hazine ve Proje Finansmanı bölümlerinde çalıştı. Burcu Geriş, 2005’te Proje ve Yapılandırılmış Finansman Bölümü’nü yönetmek üzere TAV Havalimanları’na katıldı. Mayıs ayından bu yana da hem CFO hem de İcra Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor.
2015’te Dünya Ekonomik Forumu (WEF) seçilen Genç Küresel Liderler arasında yer alan Geriş, ondan iki yıl önce de Women’s Forum tarafından Rising Talent unvanına layık görüldü. TAV’ın grup şirketlerindeki yönetim kurulu üyeliklerinin yanı sıra Women Corporate Directors (WCD), Professional Women’s Network (PWN), Global Board Ready Women (GBRW), Global İlişkiler Forumu Genç Profesyoneller Programı, BÜMED, CBS ve LBS Mezunlar Dernekleri’nde yer alıyor.
Havacılık sektörünü, kriz dönemlerini, iş dünyasında kadın olmayı ve kendisinin iş hayatındaki zorluklarla nasıl mücadele ettiğini Burcu Geriş’ten dinledik…
Globaldeki ve yurt içindeki olumlu/olumsuz gelişmeler havacılık sektörünün finans tablolarını nasıl etkiliyor?
Havacılık doğası gereği global bir sektör, bilişimle birlikte küreselleşmenin iki ana itici sektöründen biri. Dolayısıyla küresel ölçekte yaşanan olumlu ya da olumsuz gelişmelerden doğrudan etkileniyor. Geçtiğimiz 30 yılda küresel ekonominin ve özellikle de gelişmekte olan pazarlardaki büyümeye bağlı olarak havacılık hızlı bir şekilde gelişti.
Biz de TAV olarak, bu büyümeyi gören ve havalimanı işletmeciliği tarafında sektöre erken giren markalar arasında yer alıyoruz. İşlemeciliğe başladığımız 2000 yılında 10 milyon yolcumuz varken 2018’de 152 milyon yolcuya ulaştık. Bugün 8 ülkede 15 havalimanı işleten, iştiraklerimizin ürün ve hizmetleriyle 29 ülkede 90 havalimanına ulaşan bir şirketiz.
Havalimanlarının gelirleri havacılık ve havacılık dışı olmak üzere iki ayrı alandan geliyor. Havacılık gelirleri yolcu başına aldığımız, sabit ve regüle gelirler. Havalimanında sunduğumuz duty-free, yiyecek-içecek, yer hizmetleri ve tüm ticari işletmeler de havacılık dışı gelirleri oluşturuyor. İşletme giderlerimiz ise belli ölçüde sabit. Dolayısıyla gelirlerimiz ve finansal başarımız yolcu trafiğinin artışına ve yolcu beklentilerini en iyi şekilde anlayıp karşıladığımız ölçüde artıyor.
Havacılık yaşanan krizlere karşın büyümeye devam edecek. Pandemi öncesinde yıllık 9,2 milyara ulaşan küresel yolcu trafiğinin 2040’ta 19 milyar seviyesine ulaşacağı öngörülüyor. Bu büyümenin hızı gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek olacak.
TAV Airports olarak, kriz dönemlerini nasıl atlatıyorsunuz/atlattınız? Bu gibi koşullar ileriye dönük finansal hedeflerde kararlarınızı nasıl etkiliyor?
Havacılık krizlere çok açık bir sektör. Biz işletmeye başladığımızda Türkiye’de 1999 depremi ve ardından 2001 ekonomik krizi yaşanıyordu. Ardından 11 Eylül saldırıları gerçekleşti. İlk yurt dışı operasyonumuz Gürcistan’dı, orada Gürcü-Rus Savaşı’nı yaşadık. Tunus’ta iki havalimanı işletiyoruz, etkileri halen süren Arap Baharı ve ardından gelen toplumsal olaylarla karşılaştık. 2008 finansal krizini yaşadık. SARS, Kuş Gribi ve son olarak COVID-19 pandemilerini gördük. 2016’da işlettiğimiz Atatürk Havalimanı’nda iki ay arayla terör saldırısını ve 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. Bütün bu krizler havacılık sektörünü ciddi şekilde etkiledi fakat -son pandemi haricinde- her seferinde geri dönüşün çok hızlı olduğunu gördük. Bu anlamda havacılık krizlere dayanıklı bir sektör.
TAV’da çok güçlü, oturmuş bir risk yönetimi ve kriz yönetimi yapısı var. Projeksiyon yaparken olası riskleri her zaman hesaplıyoruz ve buna uygun planlarımızı yapıyoruz. Yine de dış etkilere çok açık bir sektördeyiz ve her zaman öngörülemeyen krizler olabiliyor. O zaman da hızlı karar alma becerimizi kullanıyoruz ve değişen koşullara cevap verecek stratejileri geliştiriyoruz.
Tüm bu tecrübeyle birlikte, havacılığın geleceğinin açık olduğuna inanıyoruz ve kısa vadeli olumsuzluklar yaşansa da uzun dönemli bir bakışı koruyarak çalışmaya devam ediyoruz.
Sizce krizi fırsata çevirmek hem sektör hem de TAV Airports için gerçek anlamda mümkün mü?
Her kriz beraberinde fırsatlar getiriyor, bu doğru. Zorlayıcı koşullar yaptıklarınızı yeniden düşünmek ve daha iyi yapmanın yollarını aramak için bir fırsat sunuyor. Krize hazırlıklıysanız ve uzun vadeli bir stratejiyi koruyorsanız, rekabette öne çıkmak için de size olanaklar veriyor.
Havacılık tarihinin en ciddi krizi olan COVID-19 pandemisi sırasında üç ay boyunca havalimanlarımız kapalı kaldı ki bu dönemde havalimanlarımızı açık tutmak durumundaydık, gelirimiz sıfırken giderlerimiz devam ediyordu. Çalışanlarımızın ve yolcularımızın sağlığını korumak, şirketin finansal sağlığını korumak ve kayıplarımızı telafi etmek için gereken her şeyi yaptık. Şimdi toparlanma başlamışken geriye dönüp baktığımızda da bunda başarılı olduğumuzu söyleyebiliyoruz.
Ancak bununla da kalmadık ve pandemi sırasında TAV’ın geleceği için iki önemli kazanım elde ettik. Birincisi Kazakistan’da Almatı Havalimanı satın almasını tamamladık. İkincisi de Antalya Havalimanı’nda işletme süremizi 2052’ye kadar uzatmayı başardık. Çalışanlarımızı tutabildiğimiz için trafik artışıyla Avrupa ve Amerika’da yaşanan sorunlarla karşılaşmadan devam edebildik.
İş dünyasında kadın olmak üzerine de konuşalım. Popüler bir terim olan “kadınsı yetenekler” hem kadınlara hem de çalıştıkları kuruma sizce ne tür değerler katıyor?
Önemli mesafeler kaydedilse de kadınların iş hayatına katılımı, katılanların iş dünyası içinde erkeklerle eşit fırsatlara sahip olması tüm dünyada ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Bu sorunların çok köklü sebepleri var ancak hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da kadın-erkek fırsat eşitliğini savunmaktan vazgeçemeyiz.
Yetkinliklerin cinsiyeti olmadığına inanıyorum. Kadınları yapabilecekleri konusunda aşağı çeken birçok etkiye karşın rol modellerin, mentorlüğün ve kadınların birbirini desteklemesinin çok etkili olduğunu düşünüyorum. Elimden geldiğince de üniversitelerde, konferanslarda, sivil toplum kuruluşlarında yer alarak buna destek vermeye çalışıyorum.
Siz iş hayatınızda karşılaştığınız engelleri nasıl aşıyorsunuz?
Ben aile, eğitim ve iş hayatımda hep şanslı olduğumu düşünüyorum. Hayatımın her aşamasında, etrafımdaki insanlar eğer istersem ve çok çalışırsam başaramayacağım hiçbir şey olmadığına yönelik inancımı ve beni desteklediler. Dolayısıyla her zaman bildiğim ve inandığım yolda yürümeyi ve fikirlerimi açıklıkla savunmayı başarabildim. Bu kültüre sahip bir şirkette çalışıyorum, kendim olabiliyorum ve her soruyu birlikte tartışabiliyoruz. Bazen zor olsa da sorunları aşmanın en iyi yolunun bu olduğuna inanıyorum.
Son olarak, TAV Airports’un mevcut ve ileriye dönük finansal hedefleri neler?
Pandemi nedeniyle oldukça zorlu bir iki yılı geride bıraktıktan sonra yolcu trafiğinde 2022 yaz sezonu itibarıyla güçlü bir toparlanma görüyoruz. Bu yılı 71 ila 76 milyon yolcuyla kapatmayı bekliyoruz. Farklı bir gelişme olmazsa 2023’te de pandemi öncesi trafiği yakalayacağız. 2025’te yıllık 100 milyon yolcuyu aşmış olacağız.
Almatı ve Antalya ile birlikte ortalama işletme süremiz 8 yıldan 30 yıla çıktı. Bu da TAV’ın geleceğinin parlak olduğunu gösteriyor. Hedef pazarlarımızda yeni fırsatları takip etmeyi de sürdürüyoruz. Nijerya, Karadağ ve Kuveyt’te takip ettiğimiz projeler var. Büyümenin yüksek olacağı gelişmekte olan bölgelere odaklanmayı sürdüreceğiz.
Kaç Defa Okundu: 22