Hayallerimin Ötesinde: New York Moda Haftası

hayallerimin-otesinde:-new-york-moda-haftasi

Yıllar önce daha küçük bir kızken kendimi içinde hayal ettiğim New York moda dünyasının şimdi bir parçası olmak, benim için tarifi olmayan bir his. New York Moda haftası uzun bir süreden sonra tekrar yükselişe geçiyor.

Bu sene ağırladığı iki İtalyan marka Marni ve Fendi ile buralara farklı bir enerji geldi. Yeni yükselmeye başlamış birçok yeni markaya verilen destek ve şansa, bu markaların getirdiği farklılık, çeşitlilik ve yaratıcılık de eklenince eski dinamiğinden daha iyi bir hale geldi. Buna şahit olmak keyif veriyor, çünkü  moda severlerin takviminden çıkardığı NYFW, açıklanan bu takvim sonrası tüm bu insanları şehre geri getirdi. Pandemiden sonra tasarımcılar ve markalar akıllarında ve ceplerinde ne varsa NYFW için ortaya döktüler. Gördüğüm, sohbet ettiğim her insandan da anlıyorum ki bu yeni gelen enerji herkesin ilgisini çekmiş, bir yandan da bir sonraki sezonlar için heyecanlandırmış. Benim bu akışta en çok ilgimi çeken Tommy Hilfiger X Richard Quinn iş birliğinin defilesi oldu. TH’ye kesinlikle genç bir enerji getirdiğini düşünüyorum. Defiledeki modellerin yaş ve beden çeşitliliği, modada farklılık kavramının benimsenmeye başladığını kanıtlıyor adeta. Maalesef bazı markalar hala belli tip ve Eurocentric modellere yer vermeye devam ediyor. Son olarak, yağmurun altında bu şehirde bir defileye şahit olmak, bana bir film sahnesinin içindeymiş gibi hissettirdiğini söylemek istiyorum. 

FOTOĞRAF: Alperen Senyorker
fotoğraf: Enes Karakoç

Kendine Özgü Stiller:

New York insanları kendine özgü eşsiz tarzları ile bilinir. Ben de hem defile katılımcılarından hem de sokak stillerinden fazlasıyla ilham alıyorum. Genellikle trend ürünler giymeden, tamamen kendilerini yansıtan parçalar tercih ediyorlar. Kimi zaman trend ürünler giyseler bile tarzlarına öylesine iyi yansıtıyorlar ki, fark etmiyorsunuz bile. 

Kendine özgü olmak, eşsiz olmak benim için stil sahibi birisini ifade ediyor. New York sokakları tam da böyle insanlarla dolu. Teknolojinin hayatımıza getirdiği yeniliklere NYFW’te bolca rastladık. Zaten moda sektörü teknolojik gelişmelere en hızlı uyum sağlayan sektörlerden biri. İlk defa bazı defileler NFT keychainler ile sağlandı. İnternet üzerinden satın alarak, moda dünyasının içinde olmadan girmenin neredeyse imkânsız olduğu bu defilelere ve moda haftası akışındaki etkinliklere girmek mümkün oldu.

Bu NFT keychainler ve sosyal medyadan moda haftasına girmenin kolay yollarını paylaşan hesaplar sebebiyle defilelerde birçok alakasız insan olduğu konuşuluyordu. Anlaşılan moda dünyasının bu kadar ulaşılabilir olması bazılarını rahatsız ediyor. Bir yandan da hak veriyorum, çünkü defilelerde alakasız tavır ve hareketlerde bulunan birçok insanın sürece zarar verdiğini de duydum.

Revolve Gallery’de Bir Gün:

Uzun zamandır radarımda olan Up Next Designer ile Revolve için hazırladığı galeride buluşuyoruz. Kendisi dünyadan 12 farklı tasarımcının tasarımlarını, New York basını ve moda insanlarıyla buluşturuyor. Bu gerçekten de seçtiği her bir marka için büyük bir adım ve görüyorum ki galerideki diğer bilinen markalar kadar ilgi görüyor bu kısım. Up Next Designer olarak bildiğimiz Albert Ayal sektörde gerçekten ‘’gamechanger’’ bir role sahip. Paylaştığı, keşfettiği her markaya yeni bir soluk getirip onları doğru insanlara ulaştıran bir oluşum haline geldi artık. Alçakgönüllü tavrı ve sıcakkanlılığıyla yaydığı enerjiyi de çok seviyorum. 

Revolve Gallery’de ilgimi çeken bir diğer alan da Elsa Hosk’un yeni çıkardığı Helsa Studio markası. Markasını kendi tarzıyla o kadar bütünleştirmiş ki, gördüğüm her parçayı Elsa’nın üzerinde hayal edebiliyordum. Bir yandan her bedenden cansız mankene yer vermesi, markanın geniş bir beden aralığına sahip olduğunun göstergesi oldu benim için. Kendisinin de bu oluşturduğu alanın içinde olup, herkesle tüm tatlılığıyla iletişimde olması da bir yandan markasını ne kadar benimsediğini gösteriyor. Markanın satışa açıldığı anda stoklarının tükenmesi de onun başarısını kanıtlıyor. Bazıları bunun bir PR hamlesi olduğunu düşünürken, markaya ilgiyi birebir görmüş biri olarak asla böyle düşünmüyorum. Sektörde bilinen, önemli markalardan birinin kurucusu da kulağıma Elsa’nın giydiği her markadaki satış gücünün gözle görülür olduğunu fısıldıyor.

Aya Muse’la Tanışın:

New York Moda haftası yoğunluğu arasında bir süredir radarımda olan bir markanın showroom’unda buluyorum kendimi. İçerideki özenle seçilmiş çiçekler her şeyin en ince detayına kadar düşünüldüğünü hissettiriyor. Aya Muse, 2018’de Tina Rodiou tarafında kurulmuş bir marka. Kısa sürede bütün stil ikonlarının ve süper modellerin gözdesi haline geldi, o kadar fazla yerde gördük ki marka sanki çok daha uzun zamandır hayatımızdaymış hissiyatını veriyor bana. Marka ismini Japonca ve Yunanca kelimelerin birleşiminden alıyor ve “güzel ilham” anlamına geliyor. İlhamını trendlerden değil, nasıl giyinmek istediğinden alan Tina dünyadaki kadınlara kendilerinin daha havalı versiyonlarına ulaşmalarına olanak tanıyarak, onları zamansız AYA MUSE parçalarıyla buluşturuyor. Aya Muse ekibi o kadar içten ve alçak gönüllü ki, bir de bu şekilde markaya hayran bırakıyorlar. Markanın kurucusu Tina, marka ekibinden Chad ve Justin beni ve showrooma adım atan herkesi sanki kendi evimizdeymiş gibi hissettirerek ağırladılar. Özellikle Tina sanırım bu sektörde gördüğüm en içten, en sevgi dolu marka kurucularından.

Benim NYFW Stilim:

Ben bu moda haftası koşturmasında önceliğimi rahat olmak olarak belirledim. Bir yağmurlu, birçok sıcak olan hava arasında doğru kıyafeti seçmek ne kadar zor olsa da zamansız, mevsimsiz yanımda olan bir kaç parçam beni kurtardı. ShopiGo erkek koleksiyonundan aldığım pantolonum, hem havalı, hem de rahat olması ile vazgeçilmezim oldu. Aynı markanın beyaz triko takımı ise yolda insanların stilime iltifat etmesine sebep oldu. Günümü güzelleştirdiler! Bir yandan Quatervois’dan aldığım pantolonumu akşam defileleri ve etkinlikleri için tercih ettim. Şehir koşturmasında elbise ve topuklular benim için öncelikli olmadığı için blazer takımlarım da tüm gün dışarıda olduğum günlerin konforlu tercihiydi.

FOTOĞRAF: Alperen Senyorker
FOTOĞRAF: Alperen Senyorker
FOTOĞRAF: Alperen Senyorker
İlgili Konular
  • carousel

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir