Aileniz veya arkadaşlarınıza göre dünyanın en tatlı insanı bile olsanız, iş arkadaşlarınızda aynı etkiyi bırakamıyorsanız yükselmek için daha çok bekleyebilirsiniz. Aslında doğalından böyle olmanız bile gerekmiyor; çünkü bazıları da kendilerini sevdirmeyi iyi bildiği için sizin önünüze geçiyor. Peki, bulunduğunuz ortamlarda sevilmenizi kolaylaştıracak sosyal becerileri edinseydiniz, harika olmaz mıydı?
– Nerde olursanız olun, konuştuğunuz insanlarla göz kontağı çok önemli. Aslında çok basit olan bu hareket, hayattaki en basit hilelerden de biri. Çünkü direkt bakışlar özgüveninizin yüksek olduğunu düşündürüyor, bu da çok seksi bir özellik olarak görülüyor. Bunların herhangi biri sizde yoksa, rakiplerimiz geride kalmamak için bu taktikten faydalanabilirsiniz. Hatta, konuştuğunuz herkesin gözlerine bakmaya şimdiden alışsanız, en iyisi.
– Cep telefonuyla izole bir tavrı benimserseniz, sevilmeniz zorlaşıyor. Bu yüzden görüşmeleriniz bitene kadar telefonu cebinize koyup, unutmanız gerek. Çünkü bu hareketle, karşınızdakine önem verdiğinizi ve hiç bölünmeden onunla olacağınızı belli etmiş oluyorsunuz. E, siz de biriyle konuşurken onun size böyle davranmasını istemez misiniz?
– İsimleri hatırlama konusunda çoğu insan bahane buluyor ama bu yanlış bir hareket: Nedeniyse sadece isimlerini bilerek, insanları etkileyebilecek olmanız. Sizin de bir konuşma içinde isminiz geçse, iyi ve sayıldığınızı hissediyorsunuz ya? Aynen öyle. İsimleri hatırlama sorununuz ciddiyse not almak veya ses kaydı gibi yöntemlerle üstesinden gelmeniz mümkün. Aynı zamanda çalıştığınız binanın resepsiyonundan, temizliğine kadar herkesin isimlerini öğrenmeniz ileride mutlaka işinize yarayacaktır, aklınızda bulunsun.
– Gülümsemek, gülümsemek, gülümsemek! Öneminin büyüklüğünü ne kadar anlatsak, az. Hatta iletişim içinde olduğunuz insanların hareketlerini bir süre sonra istemsizce taklit etmeye başladığınız için, göreceksiniz ki siz gülümser ve pozitif görünürseniz, etrafınızdakiler de öyle davranmaya başlayacak. Tabii sonrasında da akıllarında, çok tatlı bir insan olarak kalacaksınız. Harika değil mi?
– Neden iki kulağınız, ama bir ağzınız olduğuna hiç kafa yordunuz mu? Yormadıysanız, biz söyleyelim: Onları o kadar kullanmanız gerektiğinden. Yani, konuştuğunuzdan daha fazla dinlemeniz gerekiyor. Özellikle iş ortamlarında dinleme konusunda başarılı olduğunuzda insanların konuşmak için geldiği durak olursanız, yükselme konusunda büyük kol kat edebilirsiniz. Tabii gerçekten dinlediğinizi belli etmeniz de gerek. Dinlediğiniz cümlenin bir kısmını tekrar edip, karşınızdakine ‘biraz da açabilir misin?’ diyebilirsiniz.
– Amerikanların ‘İltifat sizi her yere götürebilir.’ diye bir sözü var bilir misiniz? Tabii ‘Saçlarına bayıldım!’, ‘Takım harika, nereden?’ gibisinden bariz iltifatlar değil bahsettiğimiz. Karşınızdaki insanların egosuna iyi gelecek ve kendilerini etkili hissetmelerini sağlayacak, aralara katabileceğiniz iltifatlar kastettiklerimiz. “ Photoshop konusunda sen gerçekten iyisin, değil mi?” veya “İşleri o kadar hızlı hallediyorsun ki, yetişemiyoruz!” gibi biraz da işiyle ilgili kısımlara dokunursanız çok daha iyi. Hatta böyle bir cümlenin ardından bir de o konuyla ilgili yardım isterseniz, karşınızdakinin kendini çok iyi hissedeceğinden emin olun.
– Vücut dilini de atlamamak gerek. Öyle ki; kollarınızı göğsünüzde kavuşturmanız, gergince dizinizi hoplatmanız veya ses tonunuzun yüksekliği de bir iletişim yolu. Hatta iletişimin yüzde 90’ı tamamen vücut dili. Yani söyledikleriniz kadar, yaptıklarınıza da dikkat etmeyi atlamayın.
– Normal hayatta belki idare edersiniz, ama iş dünyasında iyi bir tokalaşma olmadan ilerlemeniz çok zor. Çok sert olup karşınızdakinin elini acıtmayacak, ama çok hafif ve güçsüz de olmayacak bir tokalaşma yöntemine alışmanız gerek. Zira insanlarla konuşmadan önce tokalaşıyorsunuz ve ilk izlenimin büyük kısmı da zaten, daha konuşmaya başlamadan oluşuyor. Güçlü bir tokalaşma da bu süreçte güçlü ve özgüvenli bir insan olduğunuzu hissettiriyor.
Yazı: Hande Öztürk
