Bekarlık Sultanlık Mı?

bekarlik-sultanlik-mi?

Yaz denilince akla ilk tatil geliyorsa, ikinci sırayı düğünler alıyor. Hazır bu döneme girmişken, evliliği masaya yatırıp, röntgenini çekelim istedik. Yapılan hatalar, ithal alışkanlıklar, partiler, düğünler ve daha fazlasını sizler için derledik.

Evlilik, ilişkileri güçlendirebildiği kadar yıpratabilen, riskli bir süreç. Bu yıpranmaya genellikle, evlilikten gerçekçi olmayan beklentiler ile evliliğe yapılan bulanık atıflar neden oluyor. Aslında evlilik ne romantik, ne kutsal, ne de rasyonel! Ne sevginin nihai kanıtı ne de sadakatin garantisi. “Evlilik, çocuk büyütme sorumluluğunu paylaşmak için daha iyi bir çözüm üretilene kadar yarı fonksiyoneldir sadece” diyen Klinik Psikolog ve yazar Şule Öncü, şöyle devam ediyor: “Evliliğe ne kadar az anlam yüklenirse ne kadar rasyonel bakılırsa, ilişki evliliğin komplikasyonlarından o kadar az etkileniyor. O kadar doğayla uyumlu, spontan, dolayısıyla da sürdürülebilir ve içinde nefes alınabilir oluyor. Asıl olan ve gözetilmesi gereken olgu, var olan ilişkidir. Canlı olan odur çünkü ve evlilik ise bir protokoldür. Neyse ki artık gençleri evliliğin kutsallığına inandırmak zor. Ve fakat dindar ya da seküler, her kesimden pek çok genç, evliliğin romantik olduğuna ya da olması gerektiğine inanıyor. Çünkü romantik ilişki normlarımızı, kapitalist propaganda ve Amerikan kültür emperyalizmi belirliyor. Bunları sorgulamadan benimseyenler de birbirleri üzerinde mahalle baskısı yaratıyor. Örneğin erkek, evlenme teklifini cebinde tek taş yüzükle, sürpriz etkinlik organize ederek yapmıyor diye ilişki krizleri yaşanıyor. Bu gerçek anlamda bir ilişki sorunu değil, suni strestir. Gelin adayı, prensin diz çöküp yüzüğü parmağına taktığı (güya gücünü ona devrettiği) ışıltılı anı çerçeveleyip, belleğine asmayı çok istiyorsa, damat adayı ile aralarında anlaşıp bunun parodisini yapabiliyorlar. Çünkü bu ancak parodisi yapılabilecek bir şeydir. Evlenmek zaten yeterince kaygı yüklü, kritik bir karar iken evlenme teklifinin kimsenin eksiği, ayıbı, yetersizliği, değersizliği, performans kaygısı olmaması gerekiyor.”

KARŞILIKLI ANLAŞMA ÖNEMLİ

Özellikle karşı tarafın yerine getirmekte çekimser, isteksiz ya da dirençli olduğu romantik beklentileri olanların kendilerine şunu sormasında fayda var: “İçine onlarca akrabanın girdiği, her kafadan bir ses çıkan, insanı eşyanın, törenin, protokolün hizmetine sokan bir süreç nasıl romantik olabilir?” Romantizmin prensini bulmuş prenses gibi hissetmek olmadığına vurgu yapan Klnk. Psk. Öncü, “Sevgi, ilişkide tensel ve ruhsal temasın yarattığı duygusal yoğunluktur. Nerede, ne koşulda olunursa olunsun, iki kişilik alternatif bir evren kurabilmek ve o evrende hazzı, tutkuyu, doğayı, zamanın akışını birlikte duyumsayabilmektir. Çocukken masa altlarına kurduğumuz çadırlardaki gibi bir evrendir bu. Orada yakınlık, denklik ve heyecan veren suç ortaklığı vardır. Prenseslik hayali ise ilişkinin denkliğini bozar, heyecanı protokolle sabote eder, istek ve ihtiyaçlarını karşılama hattında prensesi pasif ve edilgin kılar. Bugün erkeğin ilişkiden ve evlilikten kaçma nedenlerinden biri de kadının romantizmi yanlış anlamış ve erkekten bu yönde fazlaca beklentiye girmiş olmasıdır” diyor.

İTHAL ALIŞKANLIKLAR İLİŞKİYİ ZORLAYABİLİR

Günümüzde sorgulanmadan uygulanan bir başka ithal kutlama da bekarlığa veda partisi. Evlilikte “kısıtlanmışlığın” altını çizen bu davranış, “Yarın diyete giriyorum, bugün çatlayana kadar yiyeyim!” anlamına da gelebiliyor. Kendine verilmiş bir ödül gibi görünürken, sonrasını bedel öder gibi yaşayacak olmanın kabulü ve beyanı gibi işlem gören bu kutlama hakkında fikirlerini belirten Klnk. Psk. Öncü, şunları söylüyor: “Evliliğe ne atfedilirse, evlilikte o atfın yarattığı sıkışmışlık hissediliyor. Ayrıca ilişki krizlerine de yol açabiliyor bu partiler. Kendi değer, inanç, sınır, beklenti ve duygusal dayanıklılığını hesaba katmadan herkesin yaptığını yapmamak gerekiyor. Başkası hazmeder ama belki siz hazmedemezsiniz. Ya da hazımla uğraşmak istemeyebilirsiniz, ki bu da saygı duyulması gereken bir tercihtir.”

EVLİLİĞİN SIRAT KÖPRÜSÜ: DÜĞÜN

Evlilik, ilişkinin halka ilan edilip tescillenmesini simgeliyor. Bu durum elbette ilişkinin de dengelerini değiştiriyor. Değişim ise evlilik öncesi süreçte başlıyor. Aileler tanışıyor, söz, nişan derken, her kafadan bir ses çıkmaya başlıyor ve ilişki toplumsallaşıyor. Çift birbirini yeterince iyi tanımıyorsa ve güvenmiyorsa, bu süreci sağlıklı yönetemiyor. Böylece büyük çatışmalar ya da kopuşlar yaşanabiliyor. Dolayısıyla evlilik kararı almadan önce tarafların birlikte yeterince zaman geçirmesi, hayatı paylaşmaya uygun yapıda olup olmadıklarını anlaması, ilişkilerinde güven ve dayanışmayı tesis etmesi, aynı eve yerleşmeden önce ilişkiye yerleşmesi gerekiyor.

Bu süreçteki bir başka adımın da düğün merasimi olduğunu; son dönemde aşırı detaylı, masraflı, emek, zaman, sabır isteyen ve günlerce süren düğün organizasyonlarının moda olduğunun altını çizen Klnk. Psk. Öncü, “Evlilik telaşındaki çiftlerle çalışırken, düğüne hazırlık sürecinin ve söz, nişan, kına gecesi, hamam, bekarlığa veda partisi gibi ön kutlamaların ilişkiye aşırı yük bindirdiğini gözlemliyorum. Taraflar sözde keyif ve eğlence için yaptıkları düğünün hizmetinde işe girip, hem bünyelerini hem de ilişkilerini yıpratacak kadar fazla mesai yapıyor. İlişki; yüzlerce ayrıntı, eşya, organizasyon şeması ve çoğu zaman çatışan tercih ve görüşlerle bulanıyor, şişiyor, enflamasyona uğruyor. Düğünlerde her şey, en iyisinden olsun diyerek aileler birikimlerini harcayarak borca da girebiliyor. Genellikle bu harcamalar farkında olmaksızın karşı tarafın hanesine borç olarak yazılıyor. İlişkide bir şeyler ters gittiğinde ya da olası ayrılık durumunda son derece tatsız sorunlar yaratıyor. Kişinin düğününe atfettiği önem, değer ve anlam, evlilikten beklentisini de ortaya koyuyor. Düğününde tahta çıkmak isteyenler, evlenince hayatına kral ya da kraliçe olarak devam edeceği yanılgısında olanlardan oluşuyor. Varsayılmış kral ve kraliçe düğün bittiğinde, kendilerine yönelmiş spotlar sönüp sahne kapanınca, günlük hayatın sıradanlığıyla yüzleşmekte zorlanıyor. Ve çoğu zaman bu hayal kırıklığının faturası ilişkiye ya da karşı tarafa kesiliyor. Bütçeyi ve bünyeyi aşan düğün ilişkiyi ipotek altına alıyor” diyor.

Haziran-Temmuz 2024 sayısından

Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir