Aşklar vardır herkesin bilip konuştuğu, ikonik çiftler deyince hemen akla düşüveren, her yerde üzerine yazılıp çizilen, “unutulmayan aşklar” defterine işlenen. Bir de aşklar vardır ki daha gizli, sır yüklü, belki biraz tuhaf, yabanıl ve aykırı. Bu ikincilerle baş başa bırakıyoruz sizi… Tutku ve şehvetin yanı sıra toplumsal olaylarla, politika, edebiyat ve sanatla iç içe yaşanmış ilişkilerde belki de varlığını hiç duymadığınız çiftlerin dünyasında bambaşka bir aşkla tanışacaksınız. —SELİN MİLOŞYAN
LOU ANDREAS SALOME & RAINER MARIARILKE
“DÜNYAYI SENDEN GÖRMEK İSTİYORUM”
Sadece büyük Alman lirik şairi Rilke’yi değil Nietzsche ve Freud’u da etkisi altına alan Louise Andreas Salome’den bahsediyoruz. Yine de 15 romanı, psikolojik ve felsefi çalışmalarıyla tanınan, ahlaki kurallara kayıtsızlığı ve entelektüel merakıyla nam salan sıra dışı Salome’yle Rilke’nin aşkı yıllar boyu unutulmadı. 1897 yılında tanıştıklarında Salome 30’larının sonunda Rilke’yse 21’indedir. İlk görüşte birbirlerinden etkilendiler ve ölene dek birbirlerini unutmadılar. Tanrısal bir varlık olarak gördüğü Lou’ya aşkını şöyle dile getiriyordu Rilke: “Senin sınırlarına tozlu basit halde gelen güneş ışını, ruhunun parlak dalgasında bin kat berrak ve parlak oluyor. Benim berrak kaynağım, dünyayı senden görmek istiyorum, çünkü o zaman yalnızca seni, seni, seni görüyorum.”