Çoğunlukla mekânlara özgü sanatsal rölyefler üzerine çalışan Heykeltıraş Sahra Koçak, eserlerini yaratırken kullandığı materyalleri, mimarlık ofisleriyle çalışma sürecinin ilerleyişini ve hedeflerini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.
Eğitimlerinizden de bahsederek kendinizi biraz tanıtır mısınız? Çalışma alanlarınız ve verdiğiniz hizmetler neler?
Sanatla yolum orta okuldayken kesişti, lise ve üniversitemi bu sayede seçtim. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel Sanatlar Bölümü mezunuyum. Katıldığım lisans programı disiplinler arası özelliği taşıyordu. Bu eğitim süreci de, benim birçok dalda bilgi edinip tecrübe etmeme olanak sağladı. Akademik eğitimim bana teknik beceriler kazandırmanın ötesinde, sanatın, farklı disiplinlerle nasıl harmanlanabileceğini keşfetme imkânı sundu. Paralelinde çeşitli sergilerde ve workshoplarda bulundum. Heykel eğitiminin yanında enstalasyon eğitimleri de aldım ve o süreçte enstalasyonlarımın çoğunu alçı ve beton ile oluşturdum. O zamanlar fark etmesem de fakültemizin atölyesinde geç saatlere kadar alçıdan eserler yapardım. Bu, gelecekte iyi bir ikili olacağımızın habercisiymiş diyorum.
Çalışma alanlarım daha çok mekânlara özgü sanatsal rölyefler üzerine. Bu, iç ve dış mekânlarda duvarlara yapılan kabartmalar ya da mimari yapılarla bütünleşen sanat eserleri olabiliyor. Otel, villa, restoran, ofis benim başlıca çalıştığım yerler oluyor. Özel siparişler üzerine kişisel ve ticari projeler gerçekleştiriyorum. Mekâna özel sanatsal dokunuşlar eklemek benim için çok kıymetli. Her proje, o mekâna özel olmalı ve bulunduğu alanın ruhunu yansıtmalı. Benimle çoğunlukla mimarlık ofisleri iletişime geçiyor. Böylelikle beklentiler ve arzular daha hızlı bir sonuç elde ediyor.
Rölyeflerinizde hangi öğeleri çalışacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? İlhamınız nasıl geliyor? Kullandığınız teknik ve yöntemleri anlatır mısınız?
Rölyef çalışmalarımda hangi öğeleri kullanacağım genellikle mekâna ve projenin ruhuna bağlı olarak şekilleniyor. Her mekânın kendine has bir hikâyesi, atmosferi vardır. Çalışmaya başlamadan önce o mekânın geçmişini, bulunduğu çevreyi ve kullanıcı kitlesini anlamaya çalışırım. Çalışmalarımda soyut ve modern unsurları bir araya getiriyorum. İlham kaynağım o duvarın karşısında durup bazen saatlerce izleyip neyi istediğimi düşlerken gerçekleşiyor. Özellikle detaylara ve yüzey dokularına karşı bir hassasiyetim var. Bunlar, çalışmalarımda büyük bir rol oynuyor. Teknik olarak çoğunlukla alçı, Kalekim ve Ytong kullanıyorum; yardımcı olarak metal gibi çeşitli malzemeleri de ekliyorum. Her malzeme, eserime farklı bir doku ve his katıyor. Kalıp alma, kazıma, şekillendirme gibi geleneksel heykel tekniklerini modern teknolojilerle birleştirmeyi seviyorum. Bazen el yapımı dokularla başlıyorum, bazen ise 3D modelleme araçları kullanarak tasarımlarımı dijital ortama taşıyorum. Bu, zihnimdekine başlamadan kağıda dökme fırsatı yaratıyor. Her bir süreç, eserin detaylarına ve projenin gereksinimlerine göre şekilleniyor.
Rölyeflerinizi hangi malzemeler üzerine yapıyorsunuz?
Alçı, özellikle rölyeflerin detaylarını en iyi şekilde yansıttığı için favori malzemelerimden biri. Hem doğal hem de çok yönlü bir malzeme olması, onu sanatsal süreçlerimde vazgeçilmez kılıyor. Aynı zamanda dokusunu kolayca şekillendirebiliyorum ve bu bana yaratıcı bir özgürlük tanıyor. Kalekim ve Ytong, alçıya nazaran sert bir malzemedir ve hükmetmek oldukça zordur; fakat onların bu dinamik değişimi beni her defasında heyecanlandırıyor. Kalekim ve Ytong, eserin dayanıklılığını artıran ve ona modern estetik kazandıran bir materyal. En çok çalışmaktan keyif aldığım unsursa, bir mekâna karakter kazandıran doğal ve organik detaylar oluyor. Doğal form ve dokuları, bulunduğu mekâna anlam katan unsurlar olarak görüyorum.
Çalışmalarınızı oluştururken müşterilerinizle nasıl bir yol izliyorsunuz?
Müşterilerimle çalışırken öncelikli olarak onların beklentilerini ve isteklerini anlamaya özen gösteriyorum. Her proje, o kişiye veya mekâna özel olduğu için süreç genellikle bir dizi görüşme ve fikir alışverişi ile başlıyor. Bu süreçte sık sık eskizler ve modeller üzerinde çalışıyor, fikirlerimizi birbirimize sunuyoruz. Her adımda müşterinin geri bildirimlerini almak ve onların vizyonuna sadık kalmak benim için çok önemli. Aynı zamanda, kendi sanatsal bakış açımı ve önerilerimi sunarak projeye derinlik katmaya çalışıyorum. Süreç boyunca karşılıklı güven ve iletişim kurarak eserin hem sanatsal hem de işlevsel anlamda en iyi haliyle tamamlanmasını sağlıyorum. Bazen ellerinde bir tasarım ile bana ulaşıyorlar, bunun hangi noktaya evrileceğinden bahsediyorum. Bazen de zihinlerinde bir tasarım oluyor ve ben ona en yakın bir tasarımı oluşturup gösteriyorum. Tasarım ve mekân kendi malzemesini baştan belirliyor aslında, böylelikle iki aşama da tamamlanmış oluyor ve sıra uygulamaya geliyor.
Gelecekte gerçekleştirmeyi hayal ettiğiniz bir proje var mı?
Aslında hayalden ziyade yakın gelecekte gerçekleştirmek istediğim birkaç hedefim var. Bunlardan ilki kendi ekibimi oluşturmak. Heykel, rölyef sanatı genellikle büyük ölçekli alanların projelerine dâhil oluyor. Bu işten keyif alan bir ekip kurmak şu an planlarım arasında yer alıyor. Bir diğer hedefim ise, özellikle büyük çaplı kamusal sanat eserleri oluşturmak. Kentlerin kimliğini yansıtan ve insanların günlük hayatlarında karşılaştıkları sanat eserlerini yaratmayı çok istiyorum. Özellikle tarihî dokularla modern formları bir araya getiren büyük ölçekli rölyef çalışmaları yapmak benim için heyecan verici. Bunun için çalışmalarım devam ediyor.