Av. Zeynep Kübra Demir: Günümüzde Boşanma Davaları

av.-zeynep-kubra-demir:-gunumuzde-bosanma-davalari

Demir-Gemici Hukuk Bürosu kurucularından Av. Zeynep Kübra Demir, boşanma davalarında en çok karşılaşılan durumları ve bu durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiğini aktarıyor…

Sizi tanıyabilir miyiz? Kariyerinize ne zaman ve nasıl başladınız? 

On iki senedir avukatlık mesleğini icra ediyorum. Marmara Üniversitesinden mezun olduktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku alanında yüksek lisansımı burslu olarak tamamladım. Sonrasında, 2011 yılında Bournemouth Üniversitesindeki eğitim sürecime başladım. Türkiye’ye döndükten sonra edindiğim bilgi ve tecrübeyle kariyerime, kurucusu olduğum Demir-Gemici Hukuk Bürosunda devam ediyorum. 

Şubat ayı sayımızda aile hukukuna ilişkin çalışma tarzınızdan bahsetmiştik. Bu sayımızda biraz detaya girecek olursak, günümüzde  çiftler daha çok hangi sebeplerle boşanmak istiyor? 

Aslında hikâyeler çok farklı gibi görünse de önümüze gelen dosyalarda sebep genelde hep aynı oluyor. Tabii bunu genellemek doğru olmaz. En çok hangi sebep olduğundan bahsedeceksek olursak, günümüzde eşlerin birbirine karşı olan tahammül seviyelerinin azalmış olması, onları boşanma kararı almaya daha kolay götürüyor diyebilirim. Bu durumu  kanunen, evlilik birliğinin temelinden sarsılması olarak nitelendirebiliriz. 

Çok karşılaştığımız diğer bir neden ise -hatta bugünlerde ilk sıralarda yer alıyor diyebilirim-  güven sarsıcı davranış ya da daha anlaşılır haliyle sadakatsizlik oluyor. Günümüzde örneğin;  sosyal medyanın bu kadar aktif kullanılması ve etkileşimin rahat sağlanabiliyor olması, tarafları sadakatsizliğe ne yazık ki daha kolay sürüklüyor. Diğer taraftan bakıldığında, yine aynı sebeple, bu durumun tespit edilebilirliğinin de kolay olması eşleri boşanma noktasına getiriyor.

Peki, “tespit edilebilirliğin kolaylığı”nı biraz açabilir misiniz? 

Sosyal medyayı ele alacak olursak; bildiğimiz gibi artık sosyal medya hepimizin hayatının bir yansıması olarak yer alıyor. İnsanlar hayatlarının büyük bir kısmını sosyal medya üzerinden yaşıyor ve hatta sosyal medya aracılığı ile sosyalleşiyor. Profillerini gizlemeyen kişilerin fotoğraflarına, hatta hesapları gizli dahi olsa tüm fotoğraf ve videolara birtakım uygulamalar aracılığı ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Bu noktada, önümüze gelen dosyalarda  kadınların çok iyi delil topladığını, adeta bir dedektif gibi çalıştıklarını söyleyebilirim. Yine sosyal medyadan örnek vermek gerekirse; kişiler  hesaplarını sadece telefonlarında değil, tarafların ortak konutunda yer alan diğer cihazlarında da kullandıkları için karşı tarafın fotoğraflara, yazışmalara vb. delil sayılacak şeylere erişimi çok daha kolay oluyor.

Boşanma davaları uzun sürüyor mu? 

Bunu, davamızın çekişmeli veya anlaşmalı olmasına göre ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların her konuda anlaşarak bize gelmeleri halinde bir hafta ila on gün içerisinde neticelendiriliyor. Buna müzakere sürecini ekliyorsak süre biraz daha uzayabiliyor. Daha önce de söylediğim gibi burada iletişim beceriniz devreye giriyor. Biz savaşları genelde masada kazanıyoruz.

Çekişmeli boşanma davaları için ne yazık ki aynı şeyi söylemek mümkün olmamakla, günümüzde yargılama süreçleri çeşitli sebeplerle dört ya da beş seneye kadar uzayabiliyor. Bunun hukuki olarak birçok dezavantajı varsa da benim burada önemsediğim, tarafların yıpranma süreçleri oluyor. Süre ne kadar uzuyorsa tarafların bu sürece tahammülü o kadar azalıyor. 

Bunun yanında, boşanma davaları devam ederken tarafların dava sonuna kadar sadakat yükümlülüklerinin devam ettiğinden bahsetmiştik. Bu konu özelinde, “avukat” kimliğimi bir kenara bıraktığımda, bu denli uzun süren davalarda tarafların sadakat yükümlülüğünün devam etmesini, ne insan doğasına ne de hayatın olağan akışına uygun buluyorum. Düşündüğünüzde tarafların ayrılma kararı üzerinden beş yıl geçiyor, taraflar birbirine yabancılaşıyor, evliliğin tekrar kurulması mümkün değilken salt dava devam ediyor diye diğer eşe sadık kalmak zorunda olmak gerçek hayatla bağdaşmıyor. O sebeple, çekişmeli başlayan birçok davada karşılıklı olarak birtakım şeylerden feragat ederek anlaşmalı boşanmaya döndüğümüz oluyor. Yani başka bir deyişle, bilinenin aksine, çekişmeli boşanma davası olarak başladığımız bir davada, davanın her aşamasında anlaşmalı olarak süreci sonlandırmamız mümkün oluyor.  

Bu söylediğiniz, doğru bilinen yanlış olarak değerlendirebilir. Bu şekilde örneklendirebileceğiniz başka durumlar var mı? 

Aklıma ilk gelenleri söylemem gerekirse,  mesela:  “Sadece kadınlar nafaka alır. Erkekler nafaka alamaz.” Bu tamamıyla yanlış. Nafaka taleplerine ilişkin kanunlarımız cinsiyetçi bir bakış açısına sahip değildir. Önemli olan, kişilerin evlilik birliğinin bozulması sonucu maddi imkânsızlığa düşmeleri, mevcut durumlarına göre yoksullaşmalarıdır. Yani amaçlanan, kadın erkek fark etmeksizin evlilik birliği içinde kurulan konfor alanının boşanma sonrası dağılmamasıdır. 

Peki, boşanmak isteyen çiftler mutlaka bir avukatla mı süreci takip etmeliler?

Elbette hayır ancak, boşanma davaları o kadar özel kurallara tabidir ki, tarafların herhangi bir şekilde hak kaybına uğramamaları için bir avukattan hatta ve hatta aile hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattan danışmanlık almalarını şiddetle öneriyorum, çünkü aile hukukuna ilişkin talepler “velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat” gibi, insanların tüm hayatını etkilediğinden ve ileride telafisi mümkün olmayan kayıplara sebebiyet verebileceğinden, uzman bir avukat ile çalışmayı her zaman daha sağlıklı buluyorum.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir