
Ayrılıklar bazen bir fısıltı gibi başlar. Onu ilk duyduğunuzda yok sayarsınız, kendinize “Durum o kadar da kötü değil” dersiniz, sonra “Belki her şey yoluna girer,” ile devam eder ve “Sorun bende, dayanmam lazım” ile kendi kendinizi manipüle edersiniz. Ama sonra iç sesiniz hiç susmaz.
Mesajlara eskisi kadar hızlı dönmemek, buluşmalarda çok da heyecanlanmamak ve tartışmalarda içten içe “Bunu neden yapıyorum ki?” diye düşünmek, onunla vakit geçirmek yerine yalnız olmayı tercih etmek… İşte o anda o meşhur soru aklınıza düşer: Bu ilişki gerçekten devam etmeli mi?
Gitme vakti geldi mi? Bunu anlamak için kendinize mutlaka sormanız gereken 5 soru
Bazen cevap barizdir ve yapılacak tek şey vardır. Fakat bazı ilişkilerde, özellikle kalbiniz ve mantığınız birbirine girmişse, daha net sorulara ihtiyacınız olur. Bazen ayrılmanız gerektiğini çok iyi bildiğiniz halde kapana kısılmış gibi kalırsınız.
O zaman kendinize acilen sormanız gereken beş soru var. Eğer cevaplarınız “Evet” olmaktan çok uzaksa, belki de gitme zamanı gelmiştir.
1. Bu ilişkide kendimi mutlu ve hafif hissediyor muyum?
İyi bir ilişki sizi rahatlatır, size yük olmaz. Size eksik veya yamuk hissettirmez. Bir şeyleri zorlamanız gerekmez, kalıplara sığmaya çalışmazsınız. Tıpkı favori jean’iniz gibi: İçine girdiğinizde tam oturmalı, nefes aldırmalı ve sizi kendiniz gibi hissettirmeli! Eğer ilişkiniz ağır geliyorsa, sizi sürekli strese sokuyorsa ya da kendinizi bir savaşın içinde gibi hissediyorsanız, o ilişki gerçekten bir ilişki mi?
Kendinize bir sorun: Partnerinizle vakit geçirmek bir zorunluluk mu yoksa gerçekten istediğiniz bir şey mi? Mesajlarına bakarken heyecan mı duyuyorsunuz, yoksa bir ödev yapıyormuşsunuz gibi mi hissediyorsunuz?
2. Tartışmalarımız çözüme mi ulaşıyor yoksa tekrara mı düşüyoruz?
Her ilişkide tartışma olur, hatta çoğu zaman bu tartışmalar ilişkiyi geliştirir de. Ama sağlıklı ilişkilerde bu tartışmalar bir yere varır. Sürekli aynı sorunları konuşuyor, ama hiçbir sonuca ulaşamıyorsanız, bu bir döngüye girdiğinizi gösterir. Ve bir spoiler: Bu döngüler nadiren kırılır.
Eğer bir tartışmanın sonunda birbirinizi anlamak yerine daha çok yoruluyorsanız, bu ilişki sizin büyümenize yardımcı olmuyor demektir. Aynı kavgalarda debelenmek yerine, belki de tamamen başka bir yol çizmenin zamanı gelmiştir.
3. Birlikteyken kendimi olduğum gibi gösterebiliyor muyum?
Bir ilişki, kendinizi filtrelemeden, törpülemeden, tam olarak kendiniz gibi hissettiğiniz bir alan yaratmalı. Partnerinizin yanında “fazla duygusal, fazla hassas, fazla yoğun” hissettiğiniz oluyor mu? Ya da bazen kendinizi bir role giriyormuşsunuz gibi mi hissediyorsunuz?
Eğer ilişkinizde, tam olarak olduğunuz kişi kabul edilmiyorsa, sürekli “daha az konuşayım, daha az ilgi göstereyim, daha az şunu yapayım” diyorsanız, bir süre sonra kendinizi kaybedersiniz. Ve en büyük kırmızı bayrak: Kendiniz gibi hissetmediğiniz bir ilişkide ne işiniz var?
4. İlişkide daha çok veren taraf ben miyim?
Her ilişkide inişler, çıkışlar, birinin daha fazla verdiği dönemler olur. Ama eğer hep tek taraflı bir çaba içindeyseniz, hep siz anlayış gösteriyor, hep siz telafi ediyor, hep siz alttan alıyorsanız, bu bir ilişki değil, bir görevdir. Alma-verme dengesi çoktan bozulmuş demektir.
Bazen kendimize yalan söyleriz: “Ama sevgi fedakarlıktır.” Hayır. Sevgi paylaşmaktır. Eşit bir alışveriştir. Eğer bir ilişkide kendinizi sürekli tükenmiş hissediyorsanız, belki de bu ilişkiden çekilme zamanıdır.
5. Onsuz bir hayat düşününce rahatlıyor muyum?
En büyük test burada. Bir saniyeliğine her şeyi susturun. Onsuz bir hayat hayal edin. Aklınıza ne geliyor? Eğer ilk hissettiğiniz şey rahatlama, huzur ya da özgürlükse, bu ilişkinin ömrünü tamamladığını gösterir.
Tabii ki ayrılmak her zaman kolay değildir. Ama bazen en zor kararlar, en büyük özgürlükleri getirir. Eğer bu soruların cevapları içten içe “Sanırım bitmeli” diyorsa, muhtemelen bu düşünceyi daha fazla ertelemenin bir anlamı yoktur.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> İlişkide vazgeçmemeniz gereken 5 kırmızı çizgi
Kapak: Pexels