Başarıya Giden Yolda Kadın Bir Mimar: Sema Dönmez

Türkiye’nin başarılı mimarlarından Sema Dönmez, sadece çizimleriyle değil, aynı zamanda güçlü duruşu ve ılham veren kariyer yolculuğuyla da dikkat çekiyor.

Antakya’nın tarihi dokusundan aldığı ilhamla modern ve işlevsel tasarımlara imza atan Dönmez, kadınların mimarlık dünyasındaki yerini sağlamlaştıran bir adım atarak; kendi mimari ofisini kurma cesaretini de gösteriyor.

Mimarlık kariyerinize nasıl başladınız?

Aslında mimarlık, çocukluğumdan beri içimde olan bir tutkuydu. Hatay’ın o büyülü atmosferi ve tarihi dokusu beni derinden etkiledi. Antakya’nın kozmopolit yapısı, farklı kültürlerin izlerini taşıyan mimarisiyle beni büyüledi. Bu çeşitlilik içinde kendimi keşfetme ve ifade etme isteği, mimarlık hayalimi pekiştirdi. Antakya’nın tarihi ve kültürel zenginliği, mimarlık tutkuma yön veren en büyük ilham kaynağım oldu. Kariyerime şantiyede başladım, bu deneyim bana uygulamanın önemini ve sorunlara çözüm odaklı yaklaşmanın değerini öğretti.

Kariyerinizin dönüm noktaları nelerdi?

Kariyer yolculuğum aslında biraz farklı başladı. Kariyerimin ilk adımında şantiyede çalıştım. Ardından Türkiye’nin önde gelen inşaat firmalarında çalıştım. Bu süreçte farklı projelerde yer alarak kendimi geliştirme fırsatı buldum. İçimdeki girişimci ruh ve kendi tasarım vizyonumu hayata geçirme isteği, beni Sema Dönmez Mimarlığı kurmaya yönlendirdi. Bu benim için büyük bir dönüm noktası oldu.

Kadınların mimarlık alanındaki yeri ve önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Günümüzde özellikle inşaat sektöründe erkek egemen bir düzenin devam ettiğini gözlemliyorum ne yazık ki… Bir kadın mimar, iş hayatında hak ettiği konuma gelebilmek için, karşı cinslerine oranla çok daha fazla çaba harcıyor ve çok daha zorlu koşullardan geçiyor. Ben kadın meslektaşlarıma Türkiye’nin ilk kadın mimarı olan Leman Cevdet Tomsu hanımefendiyi incelemelerini ve örnek almalarını tavsiye ederim. Eserleri ve kazandığı proje yarışmalarıyla, kadın mimarlara örnek teşkil edebilecek güçlü bir profil ve önemli bir rol modeldir. Eminim, çağdaşlaşmanın yeni başladığı zamanlarda değil kadın olarak mimarlık mesleğini yürütmek başlı başına bir zorluktu ama Leman Cevdet Tomsu tüm zorlukların üstesinden gelerek başarıya ulaştı. Biz neden ulaşmayalım? Günümüzde de farklı sorunlar var ancak ne mutlu ki artık kadın mimar sayısı önemli seviyede arttı. İyi projeler üreten kadın meslektaşlarım var. Bunlar benim açımdan gurur verici gelişmelerdir. Son derece heyecan duyduğum bir başka unsur ise; sektörde kadın mimarların birbirine verdiği destek ve aramızdaki dayanışmadır.

Kendi mimarlık ofisinizi kurma kararını nasıl verdiniz? Sema Dönmez Mimarlığın tasarım felsefesi nedir?

Kendi mimarlık ofisimi kurma fikri, deneyimlerimi ve hayallerimi birleştirerek özgün projeler ortaya çıkarma isteğinden doğdu. Sema Dönmez Mimarlık olarak; insan odaklı, işlevsel ve estetik açıdan doyurucu mekanlar yaratmayı hedefliyor ve tasarımlarımızda, zamansızlık ile sürdürülebilirliği ön planda tutuyoruz. Tasarımlarımda pragmatik bir anlayışla estetik kaygıyı birleştirerek; mekan ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışıyorum. Kurumsal hayatta edindiğim tecrübeyi, tasarım vizyonumla geliştirmenin bana heyecan verdiği an, Sema Dönmez Mimarlığı kurarak kendi kanatlarımla uçmaya karar verdim ancak hala öğrenmeye ve tecrübe edinmeye devam ediyorum.

Üzerinde çalıştığınız projeler nelerdir?

Şu an Tarabya’da bir villa projesi üzerinde çalışıyoruz. Bu proje, klasik bir tarzdan modern bir tarza geçiş yapmak isteyen ev sahiplerinin hayallerini gerçeğe dönüştürmek üzerine kurulu. Ev sahiplerimiz böylesine kökten bir değişiklik talep ettikleri için (mesleki tabirimizle) evi tamamen soyduk yani yapı sadece duvarlardan ve kolonlardan ibaret olarak kaldı.Bu proje beni çok heyecanlandırıyor. Havalandırmasından, yerden ısıtmasına, peyzajından mekanik altyapı sistemlerine kadar birçok farklı disiplin ile dirsek teması çalıştığım bir proje oldu. Ev sahiplerinin yapıya aidiyet duygusu hissetmesi için ihtiyaç ve taleplerini maksimum düzeyde karşılamaya çaba gösteriyoruz. Örneğin; bu projede, banyo sayısını arttırdık ve her odaya bir banyo eklemiş olduk. Yapının bazı alanlarından feragat ederek, giyinme odaları yarattık. Fotoğraflarda da gördüğünüz ve henüz teslim ettiğimiz evin projesi de Sema Dönmez Mimarlığa ait… Yine Tarabya’da bulunan projemizin mutfağında ve merdiven alanlarımızda izolasyon sorunu olan bölümler vardı. Önceliğimiz bu alanları tadilatını tamamlamak oldu. Sonrasında evi soyduk. Mutfağımızı, salonumuzu ve bahçemizi yeniledik. Ev sahiplerimiz daha önce benimsedikleri klasik tarzdan daha modern ve şık bir tarza geçmek istediklerini belirttiler. Evin işlevselliğinin yanı sıra uygulanacak değişiminin ev sahiplerine hitap edecek şekilde kurgulanması gerekiyordu. Ev sahiplerimiz ahşap malzemeyi sevdiğini, ahşabın sıcaklığını tercih edebileceklerini söyleyip bize yol gösterdiler. Evde denge ve uyum yaratmak için işlevsel bir sadelik benimsemeye çalıştık. Ev sahibi Yıldız Hanım, seyahat etmeyi ve seyahatlerinde görüp, severek aldığı parçaları yaşam alanlarına eklemeyi seviyor. Bu özel parçaları yeni evinde de kullanmamızı rica etti. Biz de televizyon ünitesini eş zamanlı olarak bir sergileme ünitesi olarak tasarladık. Kullanışlı ve düzeni ön planda tutan, ahşap tonlarını doğal mermer desenleriyle destekleyerek dokusu olan keyifli bir proje çıkardığımızı düşünüyorum. Proje kapsamında kendi çizimlerimiz dışında Ikea, Franke, Casa Mobilya, Renktaş Mermer, Linea Decor, Vitra, Geberit, Grohe gibi markaların ürünlerine de tasarım konseptimiz dahilinde, uyum içinde harmanladık. Burada çok özel bir çözüm ortağı ile çalışma fırsatı buldum. Projede yer alan çiçek tasarımları Gazebo Flowers markasına ait. Her biri mekana can veren, bağımsız öğeler arasında bütünleyici olan anahtar parçalar konumundadır.

Mimarlık kariyerinizde hedefleriniz nelerdir?

Farklı projelerde yer alarak kendimi sürekli geliştirmek ve mimarlık kültürüne katkıda bulunmak istiyorum. Kendimi sadece ev projeleri veya iç mimari çalışmaları ile sınırlamıyorum. Koyduğum başarı kriteri, aynı müşterinin farklı projelerde yeniden benimle çalışmayı tercih etmesidir. Türkiye’de bir iç mimardan hizmet almak hala lüks olarak değerlendiriliyor. Bu hizmetler tamamen kişinin taleplerinin doğru ve efektif biçimde hayata geçmesi ve bütçe kontrolü açısından elzemdir. Türkiye’de bu algıyı geliştiren isimlerden biri olmak isterim. Yüksek lisans tezimi,”Tarihi Geleneksel Yapıların, Yapı Fiziği Çerçevesinde Korunması ve Günümüze Taşınması için Yapısal Çözümlerle Desteklenmesi” üzerine verdim. Özel ilgi ve uzmanlık alanımın da tarihi yalı ve köşk projelendirilmesi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özellikle tarihi yapıların restorasyonu ve yeniden işlevlendirilmesi gibi projelere ilgi duyuyorum. Şu anda böyle bir çalışma için görüşme halindeyim ve projemin onaylanacağına ilişkin inancım tamdır. Kendi kişisel en büyük hedefim ise; Türkiye’de mimarlık algısını daha da ileriye taşıyarak, yaşam alanlarımızı güzelleştirmeye devam etmektir.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir