Bu Hastalıklar Kadınlara özel!

bu-hastaliklar-kadinlara-ozel!

Ailenizde, arkadaşlarınızda ya da iş çevrenizde duyduğunuz bazı hastalıklarla karşılaşmak istemiyorsanız rutin taramalarınızı ihmal etmeyin.

Yazı: Ayşegül Uyanık Örnekal

Rutin kontrollerin düzenli yapılması gerektiğini, bunların kimi zaman hayati öneme sahip olduğunu sayfalarımızda sıkça dile getiriyoruz. Ama bir de cinsiyete özel hastalıklar var ki… İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Kadın Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Cem İyibozkurt’tan kadınlarda en sık görülen jinekolojik hastalıklar ve bu rahatsızlıklarla ilgili yapılması gereken taramaları öğrendik.

Servikal intraepitelyal neoplaziler (Rahim ağzı kanseri öncülleri): Servikal intraepitelyal neoplaziler (CIN), HPV (Human Papilloma Virus) enfeksiyonuna bağlı gelişen rahim ağzı hücre bozukluklarının genel adını ifade ediyor. En sık HPV 16 ve 18’e bağlı gelişen bu öncüllerin; CIN 1, CIN 2 ve CIN 3 gibi dereceleri bulunuyor. CIN 1 genelde tedavi gerektirmezken, CIN 3 tedavi edilmediğinde rahim ağzı kanserine dönüşebiliyor.

Endometriozis: Bu hastalık, rahim içinde adet ile dökülen dokuya benzeyen hücrelerin olmaması gereken başka yerlerde bulunmasıyla karakterize bir tablo. Örneğin; yumurtalıklarda bulunursa çikolata kisti, rahim duvarında bulunursa adenomyozis olarak tanımlanıyor. Şiddetli ağrı ve bol miktarda kanamaya yol açabiliyor. Endometriozis bazen karın zarında bulunup, karın içinde yapışıklıklara sebep olan kısırlığa da yol açabiliyor. Kalın bağırsak duvarında bulunduğunda ise ağrılı ve kanamalı büyük abdeste dahi neden olabiliyor.

Polikistik over sendromu (PKOS): Yumurtalıklarda çok sayıda folikül denilen yumurta taslağının bulunması ile karakterize olan bu durum, adet düzensizliği ve adet görememenin yanı sıra tüylenmeye de yol açabiliyor. Fazla kilo alımı, insülin direnci, böbrek üstü bezlerinin çok çalışması ile ilgili durumlar gibi çok farklı nedenler PKOS’a yol açabiliyor.

Vajinit ve enfeksiyon hastalıkları: Bu rahatsızlıkta, vajina çeşitli mikroplar veya mantarlar gibi ajanlar nedeniyle iltihaplanıyor. Söz konusu mikropların bazıları normalde vajinada veya kalın bağırsakta bulunan bakterilerken, bazen de cinsel yolla alınan mikroplar olabiliyor. Antibiyotik kullanımı, denize veya havuza girmek gibi sebeplerle o bölgedeki doğal flora bakterilerinin ortadan kalkması sonucu gelişen mantar enfeksiyonları şeklinde de ortaya çıkabiliyorlar.

Miyomlar: Miyomlar veya urlar, aslında rahimdeki kas tabakasının iyi huylu tümörlerini tanımlıyor. Bazıları hızlı, bazıları çok yavaş büyüyebiliyor. Bulundukları yere göre de şikayete yol açıyorlar. Rahim dışına doğru büyümüş büyük bir miyom pek fazla şikayet yaratmazken, küçük bir rahim içi miyomu çok fazla kanamaya neden olabiliyor.

Yumurtalık kistleri: Normalde gelişen bir yumurta olmayıp, içi çeşitli kıvamlarda sıvı dolu olabilen yumurtalık kistleri, genelde iyi huylu değişiklikler veya tümörler olarak ifade ediyor. Bu kistlerin; endometrioma (çikolata kisti), seröz kistadenomlar, borderline tümörler, dermoid kistler gibi birçok çeşidi bulunuyor.

“Endometriozis, PKOS, miyomlar ve yumurtalık kistleri için yıllık kontroller öneriliyor. Bu hastalıklar, bir şikayete yol açmadan ortaya çıkabileceğinden yıllık kontrollerin aksatılmaması önem taşıyor.”

Rutin kontroller önemli *

Jinekolojinin alanına giren hastalıklar çok olsa da bunların bir kısmı binlerce kadını etkiliyor. Dolayısıyla belli başlı hastalıkların erken tanı alıp, takip ve tedavisi için birtakım tetkikler yapılması gerekiyor. Örneğin, rahim ağzı kanseri öncülleri için mutlaka rutin kontrol ve tarama yapılması önem taşıyor. Bu tarama, PAP smear testi ve yüksek riskli HPV taraması olarak iki şekilde yapılıyor. Her iki taramanın birlikte yapılması “kotest” olarak tanımlanıyor. Günümüzde sadece smear taramalarının üç yılda biri, sadece HPV veya kotest taramalarının da eğer her iki test normal gelmişse beş yılda bir yapılabileceğini belirten Prof. Dr. İyibozkurt, “Smear testine 21 yaşında veya cinsel hayat başladıktan sonra başlanması gerekiyor. HPV testlerine ise en erken 25 yaşından sonra başlanması öneriliyor. Genel yaklaşım ise 30 yaş ve sonrasında HPV taramasına başlanması yönünde…” diyor.

Endometriozis, PKOS, miyomlar ve yumurtalık kistleri için yıllık kontroller öneriliyor. Bu hastalıklar, bir şikayete yol açmadan ortaya çıkabileceğinden yıllık kontrollerin aksatılmaması önem taşıyor. Hali hazırda endometriozis, miyom veya yumurtalık kisti tanısı olan bir kadında kontrol sıklığı, durumun ciddiyetine göre çok daha fazla da olabiliyor. Vajina enfeksiyonları ve cinsel yolla geçen hastalıkların bazıları için de yıllık taramaların vajinal sürüntü alınarak yapılabildiğini söyleyen Prof. Dr. İyibozkurt, şöyle devam ediyor: “Bazı mikroorganizmalar, tüplerde ve rahim içinde iltihaba yol açarak gebe kalmaya sorun teşkil edebileceğinden, bu hastalıkların taranması ve erken tedavisi bu tip durumların oluşmasının önüne geçebiliyor.”

“Endometriozis; yumurtalıklarda bulunursa çikolata kisti, rahim duvarında bulunursa adenomyozis olarak tanımlanıyor.”

Meme sağlığı İhmale gelmez *

Meme kanseri taraması da kadın sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Tarama için mamografiden faydalanıldığını ve 40 yaşından itibaren yapıldığını belirten Prof. Dr. Cem İyibozkurt, “40 yaşından önce, örneğin 35 yaşında bazal mamografi de önerilebiliyor. Ailede daha erken yaşta gelişen meme kanseri öyküsü varsa mamografi çekilmesine daha erken de başlanabiliyor. Adet gören kadınlarda östrojene bağlı olarak yoğun meme dokusu olduğundan, genelde mamografiye meme ultrasonu çekimini de eklemek gerekiyor” diyor.

İLGİLİ İÇERİKLER

  • Kadın Kanserleri Haftası’nda A’dan Z’ye en merak edilen sorular
  • Kadınlarda sık görülen 4 jinekolojik sorun ve çözümleri

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir