Baba olduktan sonra hayatının daha da güzelleştiğini ve eğlenceli bir hale geldiğini belirten başarılı basketbol oyuncusu Caner Erdeniz, kızı Vina ile olan ilişkisini ve baba olmanın verdiği duyguları MAG Okurlarına özel yanıtladı.
Baba olduğunuzda hissettiğiniz ilk şey neydi?
Bu sorunun cevabı birazcık klasik oluyor genelde; ama gerçekten tarifi olmayan ve kelimelerle kolay ifade edemediğim bir duyguydu baba olduğum ilk an. O ana kadar hayatta birçok tecrübe ve duygu yaşıyoruz aslında ama gerçekten kendi bebeğimi kucağıma aldığım o an hepsine bedeldi, içimde yaşadığım sevginin gerçekten tarifi yok.
Baba kavramını tek bir cümleyle tanımlayabilir misiniz?
Benim için baba kavramı güvendir, her zaman orda olduğunu bilmek istersin.
Genelde birçok erkek, baba olmadan önce baba olmaktan korkar. Sizin çekinceleriniz var mıydı?
Benim içimde hiç korku olmadı. Nedendir bilmem ama genç yaşlarımdayken bile hiç öyle çekincelerim yoktu. Hep içimden “İleride umarım çok iyi bir baba olurum.” diye geçirirdim. Tek çekincem iyi bir baba olamamak adınaydı belki de. “Acaba yeteri kadar iyi bir baba olacak mıyım kızıma ya da oğluma?” diye hissederdim. Her zaman hayalim iyi bir baba olabilmekti. Şu an için aslında çok yeni ama umarım bu zamana kadar ve ilerisi için yeteri kadar iyi baba olabilirim.
Kendi babanızın size davranışlarıyla sizin kızınıza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir?
Benim babamla olan ilişkim ile kızıma davranış biçimimdeki en belirgin fark, iletişim sanırım. Yanlış anlaşılmasın tabii ki bu, babam ile arkadaş gibi büyüdüm ben; aramızda küçüklükten bu yana çok güzel bir ilişki var. O da eski basketbolcu olduğundan benim için hep idol olmuştur ama tabii ki eskilerin, şu anki yeni nesil babalar gibi sevgisini ve ilgisini belli etme tarzları çok farklıydı. Onlar da kendi anne babalarından öyle görerek büyüdüler sonuçta; ama benim kızımla olan ilişkimde en fazla dikkat ettiğim şey iletişim, onu dinlemek, anlamak, anlamaya çalışmak. En önemlisi de, mümkün olduğunca onu ne kadar çok sevdiğimi dile getirmek.
Baba olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Beklentileriniz doğrultusunda bir değişim mi oldu?
Aslında sorumluluk hissinin artması dışında pek fazla bir şey değişmedi, çünkü eşim Müge ile de bebeğimiz doğduğu günden itibaren en fazla dikkat ettiğimiz şey, onu kendi hayatımıza adapte etmekti. Bunu da bir nebze başardık sanırım. İlk günden beri her türlü aktivitemizde bizimleydi. Ben antrenmanıma götürdüm, Müge sete veya çekime; arkadaşlarımla kahve içmeye gittiğimde benimleydi hep. O yüzden Vina bizimle olduktan sonra hayatımız iyi yönde değişti aslında. Daha komik, daha eğlenceli…
Vina ile yapmaktan en keyif aldığınız aktivite nedir?
Vina ile açıkçası her aktivite ile keyif alıyorum. Aşırı pozitif bir çocuk ve her anın tadını ve keyfini çıkartmayı iyi biliyor; ama tabii ki bisiklet turlarımız favorim. Baş başa sabahları veya onu okula bırakırken, benim bisikletimin arkasında oturuyor ve öyle yolculuk yapıyoruz. Scooter ve kaykayı unutmayalım; bu aralar scooter’a binmek için çok heyecanlı. Ben onunla boş bir basketbol sahasında gidip, o scooter’a binerken kaykaya biniyorum. Aşırı özgür ve enerjik hissettiriyor bana onun bu tarz aktiviteler yaparken heyecanını paylaşmak.
Çocuklarınızla arkadaş gibi mi yoksa baba-çocuk çizgisinin keskin olduğu bir iletişimi mi tercih ediyorsunuz? İlişkinizi nasıl tanımlarsınız?
Ben arkadaş gibi olmayı tercih ederim ama tabii ki her ikisinden de biraz olmalı; ama benim babalık anlayışımdaki asıl önceliğim sevgi, saygı ve güven. Benim için ilişkideki temel unsurlar bunlar ve bunları kendi adıma doğru olarak yapmaya gayret gösteriyorum.
Çocuğunuzun kariyerini oluşturma sürecinde nasıl bir etkiniz var? Tercihlerini tamamen kendisine mi bırakacaksınız?
Burası biraz zor bir konu. Tabii ki kendi isteği en önemlisi; ama belli bir yaşa kadar çocukları iyi gözlemlemek gerektiğini düşünüyorum. Yeteneği spora mı? Sanata, müziğe mi? Yoksa akademik bir zekâya mı sahip? Gözlemlemek ve doğru dokunuşlarla yönlendirmeleri yapmak gerektiğini düşünüyorum. Bizim görevimiz, bu hayat yolculuğunda ona en iyi şekilde destek ve yardımcı olabilmek elimizden geldiğince.
Bugüne kadar aldığınız en güzel Babalar Günü hediyesi nedir?
Şu ana kadar üçüncü Babalar Günüm oldu bu sene. İlki tabii ki çok özeldi. Güzel eşim Müge, bir tekne tatilimizde kaptan ve arkadaşlarımızla iş birliği yapıp, kendi yaptırdığı “Daddy Cool” yazılı flamayı teknenin bayrak direğine asmıştı -şarkıyı da açarak- ve ilk Babalar Günü sabahımda böyle bir sürpriz ile karşılaştım. Benim için çok özel ve unutulmaz bir andı.
Babalar Günü için iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Günümüzde her babanın eşlerine bebeklerinin doğduğu ilk günden itibaren her açıdan bakımına yardım etmesi gerektiğini düşünüyorum ve bu süreci, baba ile bebeğin ilişki kurabilmesi adına en verimli geçecek süreç olarak görüyorum ve olabildiğince, bolca, birebir vakit geçirmeli, sağlıklı temelleri olan baba-çocuk ilişkisi kurabilmek adına. Sevgi ve güven ile büyüyen yeni nesillere, tüm güzel kalpli babaların Babalar Günü kutlu olsun…