Doom Spending, modern dünyada artan stres ve kaygının bir sonucu olarak hayatımıza girdi. Krizlerin, ekonomik dalgalanmaların ve toplumsal baskıların artış gösterdiği bu dönemlerde tüketim alışkanlıklarınız da değişebiliyor. Son zamanlarda sıkça duyduğumuz “Doom Spending” kavramı da tam olarak burada devreye giriyor.
“Doom Spending” nedir?
“Doom Spending”, bireylerin gelecek kaygısı, stres veya olumsuz ruh hali sebebiyle plansız harcamalar yapmasını ifade eden bir kavram olarak tanımlanıyor. Beynimiz, stresli veya umutsuz hissettiğinde dopamin salgılayacak aktiviteler arıyor. Alışveriş yapmak da anlık bir tatmin hissi sağladığı için tercih edilen bir çözüm haline geliyor. Ancak bu tatmin hissi geçici olduğundan sonrasında pişmanlığa yol açabiliyor.
Sosyal medyanın etkisi
“Doom Spending”i tetikleyen en önemli faktörlerden biri de sosyal medya. Influencer‘ların ve markaların sürekli yeni ürünler tanıtması, trendleri takip etme baskısı yaratıyor. “Bunu almalısın”, “Herkesin sahip olduğu yeni çıkan ürün” gibi mesajlar, ihtiyacınız olmasa bile tüketim yapmanıza sebep oluyor. Algoritmalar da ilginizi çeken ürünleri karşınıza çıkararak alışveriş yapma ihtimalinizi artırıyor. Bu döngü, bilinçsiz harcamaları ve finansal stresinizi daha da körükleyebiliyor.
Gerçekten ihtiyacımız olanı mı alıyoruz?
“Doom Spending”in en büyük sorunu, alınan ürünlerin gerçek ihtiyaçlara dayanmaması. Bir çift daha ayakkabıya veya yeni çıkan bir cilt bakım ürününü denemeye ihtiyacınız var mıydı, yoksa sadece kendinizi iyi hissetmek için mi bu alışverişi yaptınız? Bu sorunun cevabını vermek, bilinçli tüketici olmanın ilk adımı.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> “Ne istediğini bilmeme” sendromu nasıl aşılır?
Kapak: Pexels
