Entrada Mimarlık No Nine Interior Design Studio Duygusal İhtiyaçları Karşılayan Klinikler
Entrada Mimarlık kurucusu Jülide Çömlekçiler ve No Nine Interior Design Studio kurucusu Bermal Ulucan, Colorado ve Upland’de gerçekleştirdikleri Care Fertility kliniği projelerinin detaylarını ve dikkat ettikleri noktaları MAG Okurları ile paylaşıyor.
Care Fertility kliniği projelerine başladığımızda, Colorado’da yeni açılacak merkez klinik için sıfırdan bir tasarım yaratmamız ve Upland’deki mevcut klinik yapısını yenilememiz istendi. Colorado’daki klinik yaklaşık 3800 m²lik geniş bir alana sahipti, bu da bize mekânın estetik ve işlevsel gereksinimlerini dikkatlice ele alma fırsatı sundu. Upland ise 400 m²lik bir alan üzerine kurulmuş daha küçük ölçekli bir klinikti ve bu projede mevcut yapıyı modernize etmek üzerine çalıştık. Her iki projede de, yalnızca mekânsal gereksinimlere yanıt vermekle kalmadık; aynı zamanda hastaların duygusal süreçlerine hitap eden, sıcak ve davetkâr bir ortam yaratmayı amaçladık.
Projelerimizde mekânın doğallığını ve ferahlığını ön plana çıkarmak istedik. Bu amaçla büyük pencereler ve geniş cam yüzeyler kullanarak, doğal ışığın mekâna özgürce girmesini sağladık. Doğal ışık, alanları yalnızca aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda mekânda daha geniş ve açık bir atmosfer yaratıyordu. Cam yüzeylerle iç ve dış mekân arasında güçlü bir görsel bağ kurarak, kullanıcıya doğayla iç içe bir deneyim sunmayı hedefledik. Cam ofisler ve açık planlı alanlar sayesinde şeffaflığı artırdık ve böylece misafirlerimiz daha rahat ve güvende hissettiler.
Renk paletinde huzur verici tonları tercih ettik ve mavi rengini özellikle ön plana çıkardık. Mavi, temizlik ve huzuru simgeleyen bir renk olarak klinik ortamları için idealdi. Steril ve soğuk bir atmosfer yaratmaktan kaçındık; bu nedenle mavi tonlarını doğal dokular ve ahşap detaylarla birleştirerek mekânda sıcak ve davetkâr bir his oluşturduk.
Kliniklerde hastaların fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını düşünerek hareket ettik. Bekleme alanlarından operasyon sonrası odalara kadar her alanı sakinleştirici bir atmosferle donattık. Yumuşak aydınlatmalar, doğal dokular ve dikkatle seçilmiş malzemelerle hastaların stres ve kaygısını en aza indirmeyi amaçladık. Kullanıcıların bu süreçte kendilerini güvende ve rahat hissetmelerini sağlamak, tasarım sürecinde en büyük önceliklerimizden biriydi.
Doğurganlık kliniği tasarlarken ziyaretçilerin duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurduk. Bu süreç hastalar için duygusal açıdan zorlayıcı olabiliyor, bu yüzden mekânın yalnızca fiziksel konfor sunması yetmez; psikolojik açıdan da destekleyici bir atmosfer yaratmak istedik. Mekânda sıcak renk paletleri, doğal dokular ve yumuşak hatlar kullanarak daha davetkâr ve sakinleştirici bir ortam yarattık. Yumuşak, doğal ışığı yansıtan aydınlatmalarla mekânı aydınlatarak hastaların daha sakin bir deneyim yaşamalarını sağladık. Ayrıca büyük pencereler ve doğa manzaralı alanlar ile, klinik ortamının üzerinde yaratılabilecek baskıyı engelledik.
Tasarımda işlevsellik ile estetiği dengelemek her zaman ana hedefimizdi. Kliniklerin her alanı, kullanıcıların ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde planlandı. Ameliyathaneler ve operasyon sonrası odalarda hijyen ve güvenlik ön plandaydı ancak, soğuk ve klinik bir atmosferden uzaklaştırarak bu alanlara sıcak malzemelerle rahatlatıcı bir his kazandırdık. Bekleme alanlarında ise; şıklık, konfor ve modern çizgilerle harmanlanan bir estetik yaratmayı hedefledik. Estetik unsurların; yalnızca göze hitap etmesi değil, hastaların genel deneyimini de olumlu yönde etkileyen bir atmosfer sunması bizim için çok önemliydi.
Care Fertility kliniklerini tasarlarken bu mekânların yalnızca tıbbi işlemler için değil, aynı zamanda duygusal anlamda birer sığınak olması gerektiğini düşündük. Doğal ışık, dokunsal materyaller ve huzur verici renk tonlarıyla, modern sağlık mimarisinin insan ruhuna hitap eden, sakin ve güven verici ortamlarını yaratmayı hedefledik. Bu düşünce, projenin her aşamasında tasarımımızın merkezinde yer aldı.