COVID-19, küresel olarak tedarik zincirlerini büyük ölçüde etkileyerek malların arz ve talebi arasında bir dengesizlik yarattı. 2020 boyunca, pandemi ve karantina ile birlikte küresel üretim yavaşladı, yerli ve küresel üretim durduruldu. Talep arzdan daha hızlı büyüdüğünden, perakendeciler bu duruma ayak uydurmak için envanterlerini gözden geçirdiler. Tedarik zinciri operasyonlarını hızlandırmak ve tekrar rayına oturtmak adına lojistik şirketleri de siparişleri zamanında alarak kurumsal müşterilerini memnun etmek için operasyonlarını yeniden değerlendirmek ve artan trendleri benimsemek zorunda kaldılar. Peki bundan sonra, sektör lideri olmak isteyen lojistik şirketleri için kritik öneme sahip olan gelişmeler ve trendler neler olacak?
Hedef; sürücülerin elde tutulması
Yük bir limanda boşaltıldıktan sonra kamyon taşımacılığı, konteyner taşımacılığının birincil kaynağıdır. Kamyon taşıma kapasitesinin yetersizliği, konteyner hacminin büyük bir kısmının kapasitesi kısıtlı tesislerde boşta kalması anlamına gelir. Mallar ve hammaddeler hareket etmediğinde, iş operasyonları zarar görür. Mallar envanter süreçlerine giremez ve müşterilere satılamaz/gönderilemez.
Sektörün büyük bir sorunu şu ki; yeterli kamyon veya sürücü yok. Bir araştırmaya göre, her 9 iş ilanından birinde kalifiye sürücü aranıyor. Sorun sadece bu da değil. Küçük kamyon şirketleri, artan fiyatlar nedeniyle kapasitelerini artırmak için çok az teşvike sahipler veya hiç teşvik bulunmuyor. Bu da onları yeni kamyonlara yatırım yapmaktan alıkoyuyor. Öte yandan, eğrinin önünde kalmak ve tedarik zincirlerini çalışır durumda tutmak için lojistik şirketlerinin, sürücü eksikliğini giderme ve sürücüleri elde tutma yatırımına yönelik lojistik ağı eğilimini de benimsemesi gerekiyor.
Diğer bir eğilim ise verimliliği artırmak için bir sürücü uygulaması sunmak ve böylece son kilometrede mevcut olan tedarik zinciri darboğazının kilidini açmaktır. Seçeneklerden biri, maaş veya saatlik ücretin aksine sürücülere teslimat başına ödeme yapmaktır. Bu iş modeli, sürücülerin hayatlarını kolaylaştıracak araçlarla birleştiğinde onları her gün daha fazla teslimat yapmaya teşvik eder ve sürücünün elde tutma oranını artırabilir.
Lojistik ağının yerelleştirilmesi
Bir zamanlar bir e-ticaret siparişinin gelmesi birkaç gün sürerken günümüzde tüketici davranışı, her şeyin son derece hızlı bir şekilde yerine getirilmesi için makul bir fiyata sunulmasını gerektiriyor. Son derece rekabetçi pazar nedeniyle, talep üzerine teslimat hızla bir farklılaştırıcıya dönüşüyor. Ancak çoğu lojistik şirketi aynı gün teslimat sağlamakta zorlanıyor.
Aynı gün teslimat, bir zamanlar yaygın olmayan bir şey olsa da bugün, sadece bir “eklenti” olmaktan öteye gidiyor ve “beklenti” haline geliyor. Tedarik zinciri verimliliğinde lider olan oyuncular ise ‘özel’ müşterilerine adeta ışık hızında teslimat sunuyor. Lojistik ağının yerelleştirilmesinin hızlı ticaret pazarında bu kadar yaygın olmasının nedeni de tam olarak budur. Tüketiciler artık yerine getirme seçenekleri arasında aynı gün teslimatı beklediğinden, tedarik zincirlerinin hızlı bir şekilde yerelleşmesi gerekiyor. Bu noktada lojistik şirketleri, siparişleri aynı gün teslim etmek için tedarik zincirlerini yerel düzeye kaydırmalıdır.
Geçmişte envanter ve sevkiyat bölgesel düzeyde yönetiliyordu, bugün ise lojistik sektörü liderleri yerel mağazalardan siparişleri karşılıyor. Bu yöntemin, istendiğinde yerel envanteri kullanma yeteneği de dahil olmak üzere çok çeşitli faydaları bulunuyor. Bu şekilde, teslimat hızlı ve verimli bir şekilde yapılabiliyor, müşteri deneyimi artırılıyor ve tedarik zinciri trendlerine uyum sağlanmış oluyor.
Gelişmiş tedarik zinciri teknolojisi ile çevik tedarik zincirleri oluşturma
Tedarik zinciri yönetimi teknolojisi (SCM) ortamı hızla değişiyor. Lojistik şirketlerinin ayakta kalabilmesi için de süreçler otomasyon gerektiriyor. Aynı zamanda sistemler ve verilerin entegre edilmesi, çalışanların yeni kaynaklara sahip olması ve yöneticilerin daha iyi tedarik zinciri görünürlüğüne sahip olması gerekiyor. Bu da tüm bunların hepsini yapabilen bir tedarik zinciri optimizasyon platformuna yatırım yapılması anlamına geliyor.
Lojistik şirketleri, böyle bir sistemi araştırırken şirketteki her bir kilit karar vericinin ihtiyaçlarına ve ayrıca son müşteriye mümkün olan en iyi deneyimi neyin sağlayabileceğine odaklanmalı. İşletmelerin kullandığı SCM teknolojisi ne olursa olsun, TMS ve WMS’den envanter yönetimi ve CRM sistemlerine kadar işletmenin mevcut tedarik zinciri sistemleriyle entegre olması önemlidir çünkü; sağlam, iki yönlü bir veri senkronizasyonu, her tedarik zinciri ve iş platformunun yanı sıra, tüm ekip üyelerinin her zaman uyumlu olmasını da sağlar.
Envanter ve teslimat ihtiyaçlarını tahmin etme
Son kilometre teslimat hacimleri artarken perakendeciler ve lojistik sağlayıcılar yoğun sezona nasıl hazırlanabilir? Sipariş talebi, teslimat süreci ve envanterle nasıl ve nerede ilgileneceklerine dair ne bekleyeceklerini nasıl bilebilirler? Artık tedarik zincirini karanlıkta yürütmek için hiçbir neden yok çünkü tedarik zinciri teknolojisi, bugün tedarik zinciri verilerinin görünürlüğünü daha önce hiç görülmemiş seviyelere çıkarma fırsatı veriyor. Tedarik zinciri yöneticileri de ne bekleyeceklerini ve bununla nasıl başa çıkacaklarını bilmek adına envanteri ve teslimatı tahmin etmek için SCM teknolojisinden yararlanıyor.
Büyük veri ve tahmine dayalı analitik sektörde; olayları veya kesintileri tahmin etmeye ya da bunlara yanıt vermeye yardımcı olacak öngörüler sağlayabilen fakat potansiyel olarak henüz kullanılmayan bir kaynaktır. Bu noktada makine öğrenimi ve yapay zeka, tedarik zinciri verilerini iş operasyonlarını bilgilendirmek ve iyileştirmek için varlıklara dönüştürebilir. Lojistik şirketleri de lojistik yönetim yazılımını kullanarak hem önceden planlama yapabilir hem de envanter ve teslimat sorunlarını tahmin edebilir ve yol boyunca ortaya çıkan gerçek zamanlı sorunları takip edebilir.
Kitle kaynaklı teslimat ve birden çok lojistik iş ortağı kullanma
Verimli çoklu filo yönetimi; maliyet tasarrufu sağlama, müşteri beklentilerini karşılama ve dijital tedarik zincirinin iyi çalışmasını sağlama yolunda bir diğer önemli adımdır. Geniş ölçekte planlı veya aynı gün siparişleri teslim etmek, genellikle çeşitli şirket içi sürücü ve üçüncü taraf sağlayıcı kombinasyonlarında birden fazla filoyla çalışmayı gerektirir. Bu filolardan bazıları konum başına tahsis edilebilir, ancak genellikle hızı artırırken maliyeti düşürmenin en uygun yolu, hangi siparişin hangi filoya gittiğini otomatikleştirmektir. Örneğin, yoğun saatlerde bir restoran, teslimatlarını kitle kaynaklı bir dağıtım filosuna yaptırabilir, ancak yoğun saatler bittiğinde teslimat için kendi çalışanlarını kullanabilir.
Başka bir örnek ise aynı coğrafi alandaki birden fazla mağazadan veya lojistik merkezinden teslimat yapmak için bir sürücü havuzu kullanmaktır. Bu da yakın çevredeki hangi sürücülerin ilgili siparişi belirtilen yere, zamanında teslim etmek adına uygun olduğunu belirlemek için teknolojiyi gerektirir. Teslimat yönetimini optimize ederken şirketler hem filoları bir bütün olarak hem de sürücüleri bireysel olarak nasıl yöneteceklerine odaklanmalıdır. Teslimat sürecinde esneklik ve bir şeyler ters giderse (risk yönetimi) şirketlere bir yedekleme çözümü sağladığı, aynı zamanda süreç boyunca yardım için birbirlerine güvenen tedarik zinciri ortakları oluşturduğundan birden fazla filo kullanmak; bu noktada önemli bir tedarik zinciri eğilimidir.
Son kilometre teslimat çözümlerine geçiş
Müşteriler siparişlerine hızlı ve şeffaf bir şekilde ulaşmak, siparişlerinin tam olarak nerede olduğunu, ne zaman geldiğini ve arada geçen tüm süreç hakkında her şeyi bilmek isterler. Bugün son kilometrede mevcut olan teknoloji ise lojistik şirketlerine, tedarik zincirinin bu bölümünü ilgili tüm taraflara görünür hale getirme yeteneği ve fırsatı veriyor.
Perakendeciler ve lojistik şirketleri, mümkün olan en iyi son kilometre teslimatını yaratmaya odaklanarak tedarik zinciri ortakları olarak bir araya geldiklerinde ilgili teknoloji, pazara uyum sağlamalarına ve beklenmedik olaylarla başa çıkmalarına olanak tanır. Bunlar; trafik, yönlendirme sorunları, çeşitli nedenlerle paketlerin teslim edilememesi ve daha fazlasını içerebilir. Yapay zeka ve makine öğrenimini kullanmak bu durumda bir avantajdır.
İade tedarik zinciri yönetimine odaklanmak
Çevrimiçi siparişlerin sayısı arttıkça iadelerin de artması doğaldır. Tedarik zinciri trendlerinin zirvesinde kalmak isteyen şirketler, iade yönetimine de odaklanmalıdır. Müşteriler, nihai müşteri deneyimini sağlamak için basit ve güvenilir bir iade süreci ister ancak bu sürecin, tedarik zincirinin envanter yönetimi ve yeniden stoklama konuları ile her bir iadenin lojistik maliyetiyle ilgilenerek, çok sayıda iadeyi ele almak için özel olarak tasarlanması gerekir.
Neyse ki bugün mevcut olan tedarik zinciri teknolojisi, iade yönetiminin otomatik ve oldukça şeffaf olmasını sağlıyor. Söz konusu şeffaflık da tüm süreçlerin (iadeler dahil) dijital olmasını sağlayan tedarik zincirinin dijitalleştirilmesi ve otomasyonunun bir parçasıdır. Bu tedarik zinciri trendine ayak uydurmak için de lojistik şirketlerinin her adımda kullanılan teknolojinin değerlendirildiği, tedarik zinciri yönetiminin iade kısmının mümkün olduğunca sorunsuz ve verimli bir şekilde yürütüldüğü, otomatikleştirmeye ve gerçekleştirmeye yardımcı olabilecek yeni çözümler bulması gerekiyor.
Sürdürülebilirlik: karbon ayak izini azaltmak
Perakende tedarik zincirleri, endüstri karbon emisyonlarının %50’sinden fazlasından sorumlu olan en büyük karbon emisyonu üreticileridir. Ulaşım, e-ticaretteki talep artışlarına paralel olarak en büyük ‘suçlu’dur. Son araştırmalar da 2030 yılına kadar e-ticaret büyümesinin teslimatla ilgili karbon emisyonlarında %30’un üzerinde bir artışa yol açacağını gösteriyor.
Sürdürülebilir teslimat ve lojistik için tüketici beklentileri ve düzenleyici gerekliliklerin baskısı altında olan perakendeciler, karbon emisyonlarını azaltmalarına, takip etmelerine, ölçmelerine ve raporlamalarına yardımcı olmak için son kilometre lojistik sağlayıcılarına güvenmeye başlıyor. Sürdürülebilirliği, özellikle sürdürülebilir e-ticaret seçenekleri ve teslimat operasyonları aracılığıyla tedarik zincirine yerleştirmek, tedarik zincirlerinin rekabetçi kalmasına ve hatta 2022 ve sonrasında pazar payını artırmasına yardımcı olacak. Karbon emisyonlarını çözmek, markalar ile teslimat/lojistik ortaklarının ve teknoloji şirketlerinin ayrı ayrı yapabileceği bir şey değil. Bu, ekosistem olarak birlikte çalışarak çözülebilecek bir sorundur.
Son olarak, yakın gelecekte lojistik sektörünün ana hedefi, beklenmedik durumlar karşısında tedarik zinciri esnekliğini artırmak olacak. Küresel ve yerel tedarik zincirleri pandemi gibi bazı zorluklar yaşarken, birçok kuruluş tedarik zinciri operasyonlarının sorunsuz çalışmasını sağlayacak dijital bir lojistik ağına dönecek.
Lojistik sektörü değişiyor ve değişmeye devam edecek. E-ticaret her geçen gün popülaritesini artırmaya devam ettikçe ve teslimat sayısı arttıkça da lojistik şirketlerinin güncel kalabilmesi için küresel tedarik zinciri trendlerinin zirvesinde kalması gerekiyor.
Kaç Defa Okundu: 18