Mehmet Başkak Romantizmden Uzak Bir Yakınlık

mehmet-baskak-romantizmden-uzak-bir-yakinlik

Mehmet Başkak Romantizmden Uzak Bir Yakınlık

Klinik Psikolog Dr. Mehmet Başkak, ekranlara bağımlı yaşayan zihinlerde oluşan ve genellikle kadınlara karşı son zamanların büyüyen sorunu “göstermek ve seyretmek” konusuna değiniyor.

Sosyal medyada ve özellikle flört sayfalarında bir ilişki arayışıyla erkeklerle diyalog kuran kadınların sıklıkla yaşadığı ve gittikçe yükselen bir sesle dile getirdikleri bir rahatsızlık var: Romantizm zaten yok; bir tanıma, flört sürecinden yana değiller; tanıştıktan hemen sonra doğrudan fotoğraf talebi standartlaştı; sanki ikinci, üçüncü cümlede cinsellik talebi ve giderek artan bir tuhaflıkla ilginç sorular, talepler…

İçerisinde bulunduğumuz dijital çağ, sığ bir müstehcen algının içine sıkışmış durumda… Göstermek ve seyretmek arasındaki  kısır döngü insana dair değerli olan her şeyi ucuz bir tüketim nesnesine dönüştürdü. Şahsiyet, bireyin bütünlüğü, empati, saygı gibi evrensel değer yargıları paramparça. Hayatın her anı; sokaktan yatak odasına geniş bir yelpazede şov nesnesine dönüşürken aşk, sevgi, romantizm gibi kavramlar bu dijital insan pazarında çöp muamelesi görüyor. Ruha, kalbe dair tüm insani değerlerle birlikte kadının birey olma yolculuğu da ekrana bağımlı zihinlerde kendine yer bulamıyor. İnsanın, kalbiyle bağlantısının kopuk olduğu zamanlardayız. İnsanlar gözlerine hapsolmuş durumda. Gözler kalbin aynasıyken, şimdilerde gözle kalp arasında ekranlardan dev bir duvar var.

Sürekli ve hızlıca değişen içeriklere maruz kalıyoruz. Göz, üç beş saniyelik izleme süresinden fazlasına tahammül edemiyor; parmaklar sürekli yeni videoları kaydırıp sürekli değiştirme ihtiyacına hizmet ediyor. “Sürekli ve hızlıca değiştirmek”, içeriğin de önüne çoktan geçmiş durumda. Bu baş döndürücü kalabalıkta insan tam bir tüketim objesine dönüşüyor. İnsan zihni en çok neye maruz kalırsa ona göre şeklini alır ve ona göre çalışır. Sürekli göstermek, seyretmek ve hızlıca değiştirmek insan davranışlarını, ilişkileri deforme eden bir temel zemin oluşturuyor.

Narsistik, anti sosyal özellikler taşıyan bir kişilik yapısı: Pornografik kişilik. Böylesine bir dejenere zihin, ekran karşısında tatminsiz bir şekilde sadece kendi hazzının peşinden koşuyor, tüm diğer her şey zaman içerisinde haz arayışının tüketim nesnesi oluyor. Ötekini narsistik arzularının objesine dönüştüren zihinler, kadın ile erkek ilişkileri söz konusu olduğunda bu ekran bağımlılığının tüm yıkıcı etkileriyle karşı cinse yaklaşıyor. Sadece kendi arzularını tatmin etmeye odaklı, gösterme, seyretme ve değiştirme bağımlısı, empatiden yoksun, müstehcen içerik bağımlılığıyla kalbi kurumuş, narsistik bir dejenere kişilik… Son yıllarda ilişkilerdeki tüm tuhaf, partnerini değersizleştiren, sapkın durumların öznesi bu dejenere kişilik yapısı denebilir ve nesnesi de maalesef çoğunlukla kadınlar… Kalplerde çığ gibi büyüyen bir yıkım var.

Ekran bağımlısı bir yapı için bu içeriklerin, kadın ve erkek ilişkilerinde bir kılavuza, rehbere dönüştüğünü söylemek mümkün. İzlenen müstehcen videolar, kısa süreli, hikâyesi olmayan, romantizmden ve erotizmden de yoksun, sadece sonuç odaklı bir cinsellik aktivitesiyle kurgulanıyor, menülerde en akıl almaz başlıklarla ekranlarda yer alıyor. Milyonlarca içerik arasında parmaklar kayarken, bağımlı zihin izledikçe en uçuk, en sapkın ilişki biçimlerini de zaman içerisinde normalleştirebiliyor ve tabiri caizse pornografik bir kişilik yapısı ortaya çıkıyor. Çeşitli platformlar aracılığıyla tanıştıktan hemen sonra ikinci cümlede cinsellikten bahsetmek, üçüncü cümlede çoklu bir ilişkiye davet etmek bu bağımlılık ile yozlaşmış, anti sosyal bir zihnin göstergesidir. Bu kişi, sürekli bu videolara kendini maruz bırakmıştır, duyguları küntleşmiştir, empatiden yoksundur, narsistik bir yapı söz konudur. Partnere tüketilecek ve değiştirilecek bir arzu nesnesi olarak bakar. Daha önce bahsettiğim gibi; ekranda gösterme, seyretme ve değiştirme döngüsü ile hazzı yakalayabilmektedir ve grup ilişkisinde, ekrandaki bu özellikleri bulabilecektir. Zihni böyle çalışır. Flört, tanımlamaya çalıştığım kişilik için sadece can sıkıcı değil, gereksiz bir süreçtir. Müstehcen içeriklerde olduğu gibi…

Bu durum, Türkiye’de yaşayanlar için Türklere özgü bir sorunmuş gibi zannedilebilir fakat bu büyük bir yanılgı olur. Tüm dünyada yaygınlaşan, evrensel, hastalıklı bir yapıdan bahsediyoruz. Toplumumuzda cinsellik zaten cehaletin en yoğun olduğu konuların başında geliyor, evet, cinsellik her zaman büyük sorunlardan oldu denilebilir ve bu yeni problem, krizi daha da derinleştiriyor. Bizde durum biraz daha vahimleşiyor denilebilir.

“İnternetten tanışmalar riskli, uzak durulması gerek.” mi denmeli acaba? İnternet ortamında da tanışılabilir, güzel ve insana yakışır birliktelikler söz konusu olabilir elbette, bunun örnekleri de var; fakat tanıştıktan hemen sonra cinsellik gibi başlıklar görüşmeyi belirliyorsa, bu görüşmeden sevgi, saygı, romantizm beklemek bir başka cehaletin göstergesidir. Kendine değer veren herkes için bu buluşma, en uygun şekilde, en kısa sürede bitirilmesi gereken bir görüşmedir. “Uzak durmak için tek başına bu kriter yeterlidir.” dersek abartmış olmayız.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir