Mücevherde El İşçiliği Ve Dönüşüm BalladeArt By Alper Karabak

mucevherde-el-isciligi-ve-donusum-balladeart-by-alper-karabak

Mücevherde El İşçiliği ve Dönüşüm BalladeArt by Alper Karabak

Edindiği bilgi ve deneyimlerin ışığında BalladeArt’ı kuran Alper Karabak, Cansu Karabak ile birlikte sembollerle ve görsel vurgularla mücevherleri nasıl hayata geçirdiklerini MAG Okurlarıyla paylaşıyor.

BalladeArt olarak biraz kendinizden bahseder misiniz?

Lisede Kuyumculuk, üniversitede Kuyumculuk ve Takı Tasarımı bölümlerinde okudum. Lise ve üniversite stajlarımı iyi atölyelerde, iyi ustalardan el alarak geçirdim. Üniversiteden sonra staj yaptığım yerde iş hayatıma başladım ve yirmi altı yıldır hiç durmadan, mesleğimi hâlâ ilk günkü heyecanımla öğrenmeye ve icra etmeye çalışıyorum. 2012 yılının başlarında, bugün hâlâ faaliyet göstermekte olduğumuz BalladeArt’ı kurdum. Ballade, çok sevdiğim bir Chopin eseridir. Hikâyeler ve efsaneler üzerine söylenen şiir ya da şarkı anlamındaki Balad’ın Fransızca yazılışını, insanların hikâyelerini sadece fonetik sanatlarla değil, görsel sanatlarla da ifade edilebileceğini düşünerek atölyemin adına verdim. BalladeArt’ta insanların bizimle paylaştıkları ve taşımak istedikleri hikayelerini; sembollerle ve görsel vurgularla takılabilir hâle getirmek gibi pek de sıradan olmayan bir derdimiz var. On yılı aşkın bir süredir bu doğrultuda ilerleyerek müşterilerimizin isteklerini karşılamaya çalışırken hem öğrenmeye devam ediyor hem de ortaya çıkan ürün ve müşterimizle güzel bağlar kuruyoruz. BalladeArt’ta sevgili hayat arkadaşım Cansu Karabak ile beraberiz. Kendisi ile serüvenimiz beş yıl önce başladı ve atölyede birlikte çalışıyoruz. Bildiğim her şeyi aşama aşama kendisine aktararak eğitim verdim. Cansu Hanım tarz olarak benden farklı ilerledi; daha minimalist şeyler yaparak atölyemize zarafet kazandırdı. Aynı zamanda işimizin sosyal medya, web sayfaları, reklam, içerik ve fotoğraf kısmını yönetiyor. Bir de stajyerimiz var, toplamda üç kişilik bir ekibiz şimdilik.

 Üretim ve ürün çeşitliliğinizden bahseder misiniz? Siparişlerinizi nasıl hazırlıyorsunuz?

Üretim türümüz çok çeşitli fakat her şeyi de çalışmıyoruz. Yüzükler, kolyeler, taçlar, kemer tokaları, tamamlayıcı metal aksesuarlar, minimal heykel tarzında ürünler ve daha fazlasını çalışıyoruz. Kısacası kıymetli metal ve kıymetli taşla çalışma konusunda sınırları zorluyoruz. Öncelikle müşterimizin istediği takının son görüntüsünün hayali bizi heyecanlandırmalı, mümkünse münhasır ve el işçiliği olmalı. Biz genelde 3D modelleme kullanmayız. Aklımız, edindiğimiz deneyimlerden gelen bilgilerimiz ve yeteneğimiz ışığında; ellerimiz yettiğince çalışırız. Bunlar bizim engin ve sevgi dolu sınırlarımız. Mesela, piyasada bolca bulunan seri üretim ürünleri çalışmayı kendimize hem tarz olarak yakıştırmıyor hem de etik bulmuyoruz. Kişiye özel yapılan ürünler, seri üretim ürünler gibi düşük maliyetli olamıyor maalesef. Biz de uygun fiyatlara alınabilecek seri üretim takı modellerini, daha yüksek fiyatlara sunmayı doğru bulmuyoruz. Hatta bazen insanlar adına araştırma yapıp, daha uygun fiyata olan ürünlerin adreslerini bile paylaştığımız oluyor. Genel karakter olarak; antik görünüme sahip, mat ve eskitme dokulu ürünler çalışıyoruz. Siparişin türüne göre, insanların istedikleri takıları kısmen birlikte yapıyoruz. Müşterilerimiz bir konsept ya da hikâye ile geliyor, konu üzerine istişare ederek tasarımın genel hatlarını belirleyip harekete geçiyoruz. Gerekli durumlarda fotoğraf ve video ile müşterilerimizle iletişime geçip fikirlerini alıyoruz ve ortaya çıkan ürünün üretimine müşterilerimizi de bir nebze olsun dahil etmiş oluyoruz. Bu süreç biraz vakit alsa da müşterilerimizi heyecanlandırdığı için severek tercih ediyoruz.

Kaplama tekniklerini sentezleyerek kıymetli taş ve metallere şekil verebilmek nasıl bir özen gerektiriyor? Karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Biz genelde kaplama yapmayı altın ürünlerde son renk vermek için kullanıyoruz, onun dışında pek de gümüş üzeri altın kaplama vs. çalışmıyor, tavsiye de etmiyoruz, çünkü kaplama zaman içerisinde atıyor ve uzun vadede sonuç olarak “bizim yaptığımız iş” kalitesini koruyamıyor. Kast ettiğim şey eskime değil, dönüşüm. Çok iyi kaplama teknikleri var fakat satın alırken beğendiğiniz yüzüğü üç ay sonra kaplaması atınca tanıyamıyorsunuz. Mecburen kaplama kullandığımız durumlarda da müşterimizi kullanım konusunda uyarıyor, kaplamanın atması durumunda da yenileyeceğimizi garanti ediyoruz. Yine de bu durum bizim atölyeden çıkmış bir ürünün başına gelmemesi için, yukarıda belirttiğim gibi kaplama yerine metalin kendisini renkli alaşımlıyoruz. Genellikle çalıştığımız ürünün üzerindeki görsel detayları birden fazla renk ile vurgulamak için, farklı kıymetli metal alaşımları kullanıp doğal formları, oksitli yüzeylerle yakıştırıyoruz. Müşterimizin gözünü boyamak yerine, metale hükmediyoruz.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir