Tarihî kesitlerden ve arkeolojik kalıntıların gizeminden ilhamla tasarımlarını hayata geçiren Ayşe Daga, kurucusu olduğu Daga Jewels hakkında bilgi vererek tasarımlarını anlatıyor.
Daga Jewels’ın kuruluşu hakkında bilgi vererek kendinizden bahseder misiniz?
Daga Jewels’ı 2021 yılında pandeminin hemen ardından kurdum, fakat ilk koleksiyonumu 2022 yılında piyasaya sürdüm. Küçüklüğümden beri üretmek ve tasarlamak, hayatımın bir parçasıydı. Bunu Central Saint Martins’te mücevher tasarımı okuyarak mesleki hayatımın bir parçası haline getirdim diyebiliriz.
Koleksiyonlarınızı nasıl şekillendiriyorsunuz? İlhamınız nedir?
İlhamımı sanat tarihi ve arkeolojik kalıntılardan alıyorum. Geçmişten günümüze kadar gelmiş parçaların gizemi, koleksiyonu oluşturmamda beni çok etkiliyor. Her bir koleksiyonda farklı bir dönemden etkilenip farklı hikâyeleri hayata geçirmek beni çok besliyor. Tasarımların her birinin bir anlamı ve hikâyesi var.
Geçmişteki iş birliklerinizden bahsederek gelecek projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Herhangi bir tarzı veya bakış açısını tamamlayacak birden fazla unsurun bir arada olması bence anlatılan hikâyeyi daha da güzel kılıyor. Daga Jewels x Anim iş birliği de benim için böyleydi. İleride de farklı bir markayla yeni bir hikâye yazmayı çok isterim. Bence iş birlikleri markayı besleyen bir süreç.
Daga Jewels’ın öne çıkan parçaları neler? Tasarım sürecinden ve kullandığınız materyallerden bahseder misiniz?
Okul yıllarımdan beri beni en çok etkileyen taşlardı, özellikle de milattan önce on dördüncü yüzyıllara dayanan “intaglio” tekniği, Türkçesi ile “gravür” olarak anılan oyulmuş mücevher. O zamandan bu yana bu tekniği öğrenmeye ve kendimi bu konuda geliştirmeye devam ediyorum. Koleksiyonlarımda da bu tekniğe yer verdiğim parçalar imza niteliğinde. Çok zahmetli ve üretimi uzun süren bir teknik olduğu için sadece birkaç parçada bu tekniğe yer veriyorum, bu da o ürünleri benim için daha değerli hâle getiriyor.
Sizce sektörünüzde başarılı olmanın kriterleri neler? Siz markanızla nasıl öne çıkıyorsunuz?
Geldiğim noktaya kadar başarılı olduğumu düşünsem de bu soruya cevap vermek için henüz çok yeni bir markayım, her geçen gün yeni bir şey öğreniyorum diyebilirim; ama bence en önemlisi, yapılan işi sevmek ve sabırlı olmak. Benim amacım müze kalitesinde, geçmişin izlerini taşıyan ürünlerle öne çıkmak.