‘Merhaba, evet! Geçen günkü doğum günü partisinde… Tabii ki adını hatırlıyorum; nasılsın? Nasıl gidiyor?’
Bu sohbet tanıdık geldi mi? Neredeyse her davet ve partide ara sıra karşılaştığınız ama çok samimi olmadığınız insanları görünce başlar ya hani? Bunu özellikle de 31 Aralık’a kadar sıkça tekrarladığınızı düşünün, o zaman insanın sinirleri biraz harap oluyor. Aynı zamanda yeni insanlarla tanışmak için ya da ofis partilerinde ‘networking’ yapmak için harika bir de fırsat. Peki bu işin içinden çıkmanın yolu yok mu? Tabii ki var!
Bir mekana inanılmaz bir özgüvenle adım atmak için Cher Horowitz veya Ferris Bueller olmanız gerekmiyor. Kalabalık eğlence ortamlarında böyle hisseden onlarca insan var, yani yalnız değilsiniz ama sizin gibi onlar da bunu saklamayı çok iyi beceriyor. Özgüvenle her ortama adım atıp, rahat hareket etme ve hissetmenizi sağlayamasak da; bu konuda size destek olacağını düşündüğümüz şöyle önerilerimiz var:
– Etkileyici görünmek için şahane parçalar giymesine giyin ama içinde rahat ediyor musunuz? Önemli olan aynadaki yansımanızın yanı sıra içsel olarak da çok rahat etmek. Dans edeceğiniz zaman, oturacağınız zaman, yürüyeceğiniz zaman giydiklerinizi yüzünden kısıtlanmamak veya acı çekmemek.
– Yemek, kolayca muhabbet açabileceğiniz en iyi ortamlardan biri. Büfede tabağınıza bir şeyler alırken veya masadakilerle ‘Harika görünüyor, değil mi?’ bile deseniz, sohbet başladı demektir.
– Sohbet zamanında soru sormak, karşınızdakinin adını sıkça geçirmek, klişe olacak ama iltifat etmek ve söylenenleri gerçekten dinlemek; aradaki buzları kırmak için mutlaka yapmanız gerekenlerden. İlla ortamdaki herkesle de konuşacaksınız diye bir şey yok, gerilmeyin yeter.