Pomellato: Bir Ikonun Yakın Tarihi

pomellato:-bir-ikonun-yakin-tarihi

Pomellato, 3-24 Kasım 2024 tarihleri arasında Şanghay’daki Fosun Sanat Vakfı’nda “Sanat ve Mücevher: 1967 Yılından Günümüze Pomellato’nun Yaratıcılık ve Zanaatkârlık Mirası” sergisiyle izleyicileri büyülüyor. Markanın CEO’su Sabina Belli ile markanın geçmişi ve yenilikçi yaklaşımını ve sergi hakkında konuştuk.

Sergi, Pomellato’nun cesur başlangıçlarından İtalyan lüksünün bir ikonu haline gelmesine kadar uzanan yolculuğunu izliyor. Sizce markanın eşsiz tarihi ve zanaatkarlığı, küresel ölçekteki başarısına ve yankı uyandırmasına nasıl katkıda bulundu?

Pomellato’nun benzersiz tarihi ve zanaatkarlığı, başarımızda önemli bir rol oynadı. 1967’deki cesur başlangıçlarımız, yenilikçi tasarımlar ve giyilebilir üst düzey mücevher yaklaşımıyla bizi geleneksel mücevher normlarından ayırdı. İnovasyon ruhu ve sıra dışı tutumumuz, İtalyan zanaatkarlığına olan sarsılmaz bağlılığımızla birleşerek küresel ölçekte yankı buldu. Lüksü günlük giyilebilir şekilde başarılı bir şekilde harmanlayarak hem kaliteyi hem de yaratıcılığı takdir eden çeşitli ve uluslararası bir müşteri kitlesine hitap ettik.

Pomellato’nun modern mücevher tasarımına getirdiği devrim niteliğindeki yaklaşımı vurgulanıyor. Yıllar boyunca Pomellato geleneği ve yeniliği nasıl dengelemeyi başardı?

Gelenek ve yeniliği dengelemek, Pomellato’nun DNA’sının merkezinde yer alıyor. Geleneksel kuyumculuk tekniklerine saygı gösterirken, tasarım ve malzemelerde sürekli sınırları zorluyoruz. Bu denge çok önemli, çünkü hem zamansız hem de modern hissettiren mücevherler yaratmamızı sağlıyor. Alışılmadık taş kesimleri, renk kombinasyonları ve montürlerde yenilik yaparken, zanaatkarlıkta en yüksek standartları koruyoruz.

Alba Cappellieri’nin küratörlüğünde, ziyaretçilere 1967’den bu yana mücevher tasarımı ve zanaatkarlığının evrimini keşfetme fırsatı sunuluyor. Pomellato, mücevher dünyasının geleceğinde kendisini nasıl konumlandırıyor ve en çok hangi yenilikler konusunda heyecanlısınız?

Geleceğe baktığımızda, Pomellato sürdürülebilir lüks ve benzersiz tasarımda öncü olmayı hedefliyor. Etik kaynak kullanımı, yenilikçi malzemeler ve çevremize karşı sorumlu uygulamalardaki gelişmeler bizi heyecanlandırıyor. Aynı zamanda teknolojinin, tasarım sürecimizi ve müşteri deneyimimizi nasıl iyileştirebileceğini keşfediyoruz; bunu yaparken, tasarımlarımızı bu kadar özel kılan insani dokunuşu kaybetmemeye özen gösteriyoruz.

Pomellato’nun 1970’ler ve sonrasında renk ve tasarımı cesurca kullanımı, her on yılın enerjisini ve ruhunu yansıttı. Marka, ikonik tarzını korurken, çağdaş değerleri yansıtacak şekilde yaratıcı kimliğini uyarlamaya nasıl devam ediyor?

Yaratıcı kimliğimizi uyarlarken ikonik tarzımızı korumak heyecan verici bir meydan okuma. Toplumsal değişimlerden, sanat ve kültürden ilham almaya devam ediyor, bunları tasarımlarımıza yansıtıyoruz. Pomellato için renk, nadir spinel ve rubellit gibi olağanüstü taşların özenle seçilmesiyle konuşulan canlı bir ifade dili haline geliyor. Saat camından esinlenen ‘clessidra’ ya da büyüleyici barok kesim gibi yenilikçi taş kesimleri, her taşı adeta bu parlak sanat paletinin benzersiz bir fırça darbesi yapıyor. Ayrıca, özgün formlarımızı koruyor, ancak bunları çağdaş estetik ve değerlerle uyumlu hale getirerek geliştiriyoruz.

Bu sergi, ünlü fotoğrafçılar ve sanatçıların eserlerini bir araya getirerek sanat, moda ve mücevheri birbirine bağlıyor. Sanatçılar ve fotoğrafçılarla yapılan iş birlikleri, Pomellato’nun hikaye anlatımında nasıl bir rol oynuyor?

Pomellato için sanatçılar ve fotoğrafçılarla iş birliği sadece hikaye anlatımı değil, bir gerçektir. Başlangıcından itibaren marka, mücevherlerimizi moda perspektifinden daha geniş kültürel anlatılar içine yerleştirmeyi amaçlayan bu birlikteliğe inandı. Bu iş birlikleri, markamıza yeni bakış açıları kazandırarak, tasarımlarımızı beklenmedik ve düşündürücü yollarla sunmamıza olanak tanıyor. Disiplinler arası bu yaklaşım, markamızın kimliğini pekiştirirken daha geniş bir kitleye hitap etmeye devam ediyor.

Alberto Maria Colombo ve Anna Paladini gibi sanatçıların yapay zeka tarafından üretilen portreleriyle feminenliğin geleceğe dönük bir vizyonunu sunulan bu sergide Pomellato, teknoloji ve mücevher arasındaki ilişkinin nasıl evrileceğini öngörüyor?

Teknoloji ve ince mücevher arasındaki ilişki büyüleyici ve birçok potansiyele sahip. Her zaman el işçiliğini ön planda tutacak olsak da teknolojiyi tasarım sürecimizi ve müşteri deneyimimizi geliştiren bir araç olarak görüyoruz. Sergimizde yer alan yapay zeka ile üretilen portreler ise, teknolojinin aynı zamanda yeni yaratıcı yaklaşımlara nasıl ilham verebileceğini keşfetmeye olan açıklığımızı simgeliyor; bu özel projede, kadınların çok yönlü doğasını sergileyerek bunu başarıyoruz.

Özellikle Pomellato ile ilk kez tanışan ziyaretçilere vermek istediğiniz en önemli mesaj veya deneyim nedir?”

Ziyaretçiler, özellikle Pomellato’yu ilk kez keşfedenler için, 1967’den bu yana markanın sürekli olarak yansıttığı modern feminen idealden ilham almalarını amaçlıyoruz. Ayrıca, bu serginin yenilikçi tasarıma olan tutkumuzu, güzel sanat eserleri yaratmaktan aldığımız neşeyi ve zanaatkarlığa olan derin saygımızı aktarmasını umuyoruz. Sonuç olarak, insanlara her bir parçanın arkasındaki duyguyu ve sanatı deneyimlemelerini, Pomellato mücevherlerinin sadece bir aksesuar değil, aynı zamanda kişisel bir ifade biçimi olduğunu anlamalarını teşvik ediyoruz.

Kapak Görseli: 1971 © Gian Paolo Barbieri Courtesy Fondazione Gian Paolo Barbieri

İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>>  Venedik Film Festivali’nde öne çıkan mücevherler

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir