Psikolojik ya da duygusal istismar veya duygusal şiddet olarak da bilinen psikolojik şiddet, kişinin benlik saygısının zedelenmesine neden olabilecek her türlü sözel ve fiziksel davranışı içerebiliyor. İzlerinin bedende değil, ruhta ortaya çıkması ise ne yazık ki kişinin en yakınının dahi bu durumu fark etmesine engel oluyor.
Son dönemde gerek kitle iletişim araçlarında gerekse sosyal medyada karşımıza çıkan birçok olay, şiddet içeriği nedeniyle dikkat çekiyor. Hal böyle olunca şiddet üzerine konuşmak, düşünmek ya da yazmak bir ihtiyaç halini alıyor. “Belki de bunun nedeni, her daim göz önünde bulunan şiddetin bizlere kendini dayatmasıdır. Şiddetten ne anlamalıyız veya şiddet nedir? Bu kavramlara bakalım” diyen Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzman Klinik Psikolog Zozan Başçi Tuncay, şöyle devam ediyor: “Latince ‘violentia’ (sert, acımasız kişilik ve güç) kelimesinden gelen şiddet, güç kullanarak vurmak ve kötü muamelede bulunmak olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti, ‘yaralanma veya yaralanma tehlikesi, psikolojik zarar, gelişim bozukluğu ya da yoksunluk, ölüm ile sonuçlanan; bir bireye, bireyin kendisine, bir grup ya da topluluğa kasıtlı olarak fiziksel ya da duygusal güç uygulaması ya da tehdidi’ olarak ifade ediyor.”
GÜÇ KULLANMADAN DA ŞİDDET UYGULANABİLİYOR
Şiddetin tanımı ve algısı, toplumsal değerler ile normlardan etkileniyor. Bu tanımlama aynı zamanda, birey ve toplumun sosyo-kültürel değerleri tarafından biçimlendiği için hangi davranışın şiddet, hangi davranışın şiddet olmadığını tespit etmek oldukça zorlaşıyor. Sigmund Freud, insanın temel dürtülerinin cinsellik ve saldırganlık olduğunu öne sürerek psikanalitik bir açıklama getirdi. Saldırgan davranışlar sergilemenin, şiddet uygulamanın ya da baskı kurmanın insanların doğasında olduğunu ancak kontrol edilebilir bir dürtü olduğunu iddia etti. İnsanlar arasındaki güç ilişkileri incelendiğinde, şiddet uygulayan-şiddete maruz bırakılan, ezen-ezilen gibi dikotomik şemalarla karşılaşılıyor.
Şiddet denildiğinde fiziksel şiddet anlaşılsa da farklı türleri bulunuyor. Fiziksel şiddetin, gücün bir yaptırım veya korkutma amacıyla kullanılması olduğunu belirten Uzm. Klnk. Psk. Tuncay, “Canlıların fiziksel zarar görmesine neden olabilecek her türlü fiziksel eylemde bulunmak fiziksel şiddet sınıfına giriyor. Güç kullanarak zarar verme girişimlerini içerse de aç, susuz bırakmak, düzenli kullandığı ilaç varsa bunları kullanmasına izin vermemek gibi fiziksel güç uygulanılmaksızın yapılan fiziksel şiddet eylemleri de bulunuyor. Ekonomik şiddette, para veya benzer finansal kaynaklar ötekini kontrol etmek ya da yaşamını kısıtlamak amacıyla kullanılıyor. Bunun dışında birisini zorla çalıştırmak, çalışmasına engel olmak, kadının kazandığı parayı zorla almak gibi ekonomik bakımdan kişinin kendisini huzursuz ve güvensiz hissetmesine neden olan her çeşit davranışı da içeriyor. Cinsel şiddet, cinselliğin ötekiler üzerinde bir güç olarak kullanılmasını ifade ediyor. Bu grupta; birisini istemediği yerde, zamanda ve pozisyonda cinsel ilişkiye zorlamak, istemediği halde cinsel içerikli ifadeler kullanmak, çocuk doğurmaya zorlamak ya da gebeliği zorla sona erdirmek gibi temelinde güç, odağında cinselliğin bulunduğu davranışlar yer alıyor. Dijital şiddet ise teknolojinin ve sosyal medya ağlarının gelişmesiyle birlikte kişisel hesapların ulaşılabilirliğinin kolaylaşması ile yaygınlaşıyor. Genellikle iletişim araçlarını kullanarak kişinin kendi güvenliğinden şüphe duymasına neden olmak, sık aramak, mesaj göndermek, sosyal medya ağlarından takip etmek gibi davranışlar dijital şiddete örnek oluyor. Öte yandan kişi istemediği halde hediyeler göndermek, sosyal çevresi aracılığıyla iletişim kurmakta ısrar etmek, kamusal alanda karşısına çıkmak ve takip etmek gibi davranışlar da sosyal ortamdaki ısrarlı takibin birer örneğidir” diyor.
TANIMLAMALARA DİKKAT!
Türkiye’de ciddi boyutlara sahip olan bir diğer şiddet türü de psikolojik şiddettir. Tüm şiddet türlerinde olduğu gibi psikolojik şiddete de insan yaşamının her aşamasında rastlanabiliyor. Psikolojik şiddet; psikolojik istismar, duygusal istismar ya da duygusal şiddet olarak da biliniyor. Kişinin psikolojik olarak sindirilmesi ve benlik saygısının zedelenmesine neden olabilecek her türlü sözel ve fiziksel davranışlarla gerçekleştirilen psikolojik şiddeti anlamak için buna ilişkin tanımları bilmenin önemli olduğuna vurgu yapan Uzm. Klnk. Psk. Tuncay, şu açıklamaları yapıyor:
Karşıdaki kişiyi kendi isteğine göre yalnızlaştırmaya çalışmak: Kişiyi en yakın grubundan hatta ailesinden bile ayırmaya çalışmak.
Saklamak (Stashing): Psikolojik şiddet türlerinden birisi olan saklamada, ilişkinin her yerde sır gibi saklanması isteniyor.
Yok olmak (Ghosting): Flört ilişkisinde flörtün aniden ortadan kaybolması durumu için kullanılan bir psikolojik şiddet terimidir.
Aniden ortaya çıkmak (Zombieing): Bu durum, aniden hayatınızdan kaybolan birinin tekrar yaşantınıza girmeye çalışmasıyla hayatınızın düzenini bozma çabasıdır.
Yemleme (Breadcrumbing): Genellikle flört ilişkilerinde bu psikolojik şiddeti uygulayan kişiler bazen çok yoğun ilgili, bazen hiç ortada olmamasıyla ilişkilendiriliyor.
Tamponlamak (Cushioning): Bu psikolojik şiddet türü, şiddeti uygulayan kişinin başka bir kişiyle daha ilişkisi olduğu durumları kapsıyor. Kişi diğer ilişkisinin biteceği vaadiyle her iki tarafta da psikolojik hasar bırakabiliyor.
Akıl bulandırma (Gaslighting): Bu türde şiddete maruz kalan kişiye sürekli kendi ruh sağlığıyla ilgili bir sorun olmadığı söyleniyor. Kişinin sürekli yalan veya kurgu hikayeler içerisinde olduğu düşüncesi yedirilmeye çalışılıyor.
Erbilgiçlik (Mansplaining): Bu psikolojik şiddeti uygulayan kişiler, karşı tarafı sürekli aşağılamaya çalışıyor. Bunu da çoğunlukla küfür veya hakaretle değil, karşı tarafa yetersizlik düşüncesini pompalayarak uyguluyor.
Aşırı kıskançlık: İlişkilerdeki kıskançlık seviyesi, ideal noktası hep tartışılan bir konudur. Fakat aşırı kıskançlık, kişinin hayatına ve özgürlüklerine müdahale edilen bir psikolojik şiddet türüdür.
Mobbing: İş yerlerinde kişilere uygulanan bu psikolojik şiddet türü, kişiyi olduğu yerde baskıda hissettirmek, taciz etmek ve benzeri durumları ifade ediyor.
TOPLUMUN HER KATMANINDA GÖRÜLEBİLİYOR
Psikolojik şiddette fiziksel şiddetten farklı olarak, şiddet uygulayan kişi karşı tarafı aşağılayıp, toplumdan soyutluyor. Öte yandan psikolojik şiddette sınırları kesinleştirmek oldukça zor oluyor. Bu sebeple birçok insan, hayatları boyunca fark etmeden psikolojik şiddete maruz kalabiliyor. Psikolojik şiddete örnek olarak; karşıdaki kişiyi kıracak şekilde eleştirmek, tehdit etmek, küçümsemek, kendi çıkarları uğruna bir başka kişiye baskı uygulamak, sevgiden mahrum bırakmak, yok saymak, kişinin duygu ve düşüncelerini manipüle etmek, onu rahatsız edici durumlara sokmak sayılabiliyor. Tüm bu belirtilerin kişiyi inciten unsurlar olduğunu söyleyen Uzm. Klnk. Psk. Tuncay, şöyle devam ediyor: “Eğer bir adam karısına sürekli olarak bağırıyorsa, bir süre sonra kadın kocasının bağırmaması için davranışlarına o şekilde yön verebiliyor. Sürekli gelişen ‘Acaba bana bağırır mı?’ düşüncesi, kişinin hem kendine güvenini zedeleyebiliyor hem de strese sebep olabiliyor. Bu da depresyon, anksiyete, panik atak gibi sorunlara yol açabiliyor. Ebeveynleri tarafından sürekli kontrol altında tutulan bir çocuk veya eşi tarafından sürekli kontrol edilen bir yetişkin de olsa özgüveni ciddi anlamda zedelenebilir, kaygı ve güven problemleri yaşayabilir. Bir markette aşırı yoğunluk sırasında sıkılan bir müşterinin işini her zamanki gibi olağan şekilde yapan kasiyere; işini iyi yapmadığını, hızlı olması gerektiğini, işini savsakladığını söylemesi market çalışanına uygulanan psikolojik şiddete bir örnektir. Baskı uygulayan bu kişi, kasiyerin daha hızlı hareket etmesini sağlamaya yönelik bir davranış uygular. O an kasiyer, müşteri memnuniyeti adına özür dileyerek zaten hızlı ve olması gereken çalışmasına hız vererek devam edebilir. Bu, o an yaşanmış olan bir psikolojik şiddettir. Bireylerin kimlikleri ve sahip oldukları özelliklerin ataerkil bir toplumda dezavantaja dönüştürülmesi, psikolojik şiddeti daha mümkün kılar. Dolayısıyla kadınların şiddete daha fazla maruz kaldıklarını, daha çok risk altında olduklarını, erkeklerin kadınlara göre şiddeti daha kolay ve fazla kabul etme sonucunu gösteriyor. Çoğu zaman psikolojik şiddet küçümsenebiliyor. Psikolojik şiddete maruz bırakılmak, fiziksel şiddette olduğu gibi vücutta gözlenebilir izler oluşturmuyor. Bu durum, izleri görünmeyen bir şiddet biçiminin fark edilmesini zorlaştırarak, mağdurun gerekli mücadele mekanizmalarına ulaşmasını geciktiriyor ya da engelleyebiliyor. Farkına varılmayan, olağanlaştırılarak normalleştirilen hatta hafifletilen bir şiddet olgusu, şiddet öyküsünün başlangıcını oluşturarak uzun soluklu istismar sürecini mümkün kılabiliyor. Bu sürenin artması kişinin baskı, tehdit, kısıtlama aracılığıyla ruh sağlığına olumsuz etki ederek, tüm şiddet eylemlerine daha yoğun biçimde maruz bırakılmasını kolaylaştırabiliyor.”
“Eğer bir adam karısına sürekli olarak bağırıyorsa, bir süre sonra kadın kocasının bağırmaması için davranışlarına o şekilde yön verebiliyor. Sürekli gelişen ‘Acaba bana bağırır mı?’ düşüncesi, kişinin hem kendine güvenini zedeleyebiliyor hem de strese sebep olabiliyor. Bu da depresyon, anksiyete, panik atak gibi sorunlara yol açabiliyor.”
ŞİDDETİN FARKINDA OLUN!
İnsanların duygulanım ve düşünme biçimine etki eden psikolojik şiddet, hem ruhsal problemlerin oluşmasına hem de fiziksel sorunlar yaşanmasına yol açabiliyor. Bu duruma bağlı olarak kişide ciddi derecede stres, düşük stres toleransı, yeme bozuklukları depresyon ve anksiyete bozukluğu görülebiliyor. Psikolojik şiddete maruz bırakılan insanlarda genel fiziksel hastalıkların arttığı, açıklanamayan göğüs ağrısı, cinsel işlev bozukluğu gibi fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıktığı biliniyor.
Psikolojik şiddetten korunmak hem sağlıklı iletişimle ilişkiler kurabilmek hem de ruhsal güçlenme için büyük önem taşıyor. Kendinizi koruyabilmenin ilk adımının şiddeti fark edebilmeniz, bu durumu kesinlikle normalleştirilmeden maruz kaldığınız davranışların farkında olmanız olduğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Zozan Başçi Tuncay, “Size zarar veren davranışları tanımak, duygularınızın farkında olmak sizi şiddetten korur. Farkındalık geliştirdikten sonra çevrenizde size destek olabilecek kişilerle durumu paylaşmak ve destek talep edebilmeniz önemlidir. Böylece kendinizi süreçte yalnız hissetmezsiniz ve olumsuz duygularla başa çıkabilme kapasitenizi artırabilirsiniz. Psikolojik şiddet içeren herhangi bir davranış ile karşılaştığınızda sınırlarınızı koruyabilmeniz ve buna izin vermemeniz önemli taşır. Eğer uzun süre psikolojik şiddete maruz kaldıysanız ve artık bunun farkındaysanız, kişisel destek ağlarınızdan yardım isteyebilirsiniz. Bununla baş edebilmek için profesyonel bir destek almak da son derecede faydalı olur” diyor.
“Şiddetin tanım ve algısı, toplumsal değerler ve normlardan etkileniyor. Bu tanımlama aynı zamanda, birey ve toplumun sosyo-kültürel değerleri tarafından biçimlendiği için hangi davranışın şiddet, hangi davranışın şiddet olmadığını tespit etmek oldukça zorlaşıyor.”
Formsante Ekim-Kasım 2024 sayısından
Hazırlayan: Ayşegül Uyanık Örnekal