Dik yokuşları çıkabilme kapasitesi sayesinde Rakun’un gidemeyeceği yol olmadığını söyleyen Rakun Mobilite A.Ş. Genel Müdürü Eren Atlı, 112 km menzil ile işletmelerin ihtiyaçlarını da gün boyu karşılayabildiklerini aktardı.
Eren Bey, akademik ve profesyonel hayatınızdan bahseder misiniz?
Koç Üniversitesi Kimya-Biyoloji Mühendisliği mezunuyum. Mezun olduğum gün, Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden biriyle birlikte kendi elektronik biletleme ve para transferi girişimim özelinde ortak çalışmaya başladım. Fakat değişen öncelikler sebebiyle projemiz ilerleyemedi. Ardından Singapur’da yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansımın üzerine Dubai, Kuala Lumpur ve Hong Kong’da çeşitli pozisyonlarda çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüş yaptım. Bu noktada kendi girişimimi kurma arzum devam ettiği için arkadaşlarımla birlikte girişimcilik dünyasına giriş yaptım. Fakat o dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde 1 yılın ardından farklı bir şirkette çalışmaya başladım. Orada da çeşitli görevlerimden sonra, Yemeksepeti Banabi Direktörü olarak görev yaptım ve son olarak Ford Otosan bünyesinde kurulan Rakun Mobilite şirketinde genel müdür olarak göreve başladım.
Mobilitenin pandemiyle birlikte hız kazandığını biliyoruz. Peki sizce otomotiv sektöründe mobilite, yeni bir alt ekosistem oluşturdu mu?
Otomotiv sektörü bir değişim ve dönüşüm içerisinde ve bu dönüşümün içinde mobilite önemli bir yer kaplıyor. Özellikle kullanım alanı yaygınlaşan elektrikli araçlar ve buna ek olarak, kısa mesafeli yolculuklarda tercih edilen mobilite araçları bu değişimin en güzel örneği. Bunun yanında, satın almak yerine kısa dönemli kullanılan, dakikalık, saatlik ya da günlük kiralanabilen ve ulaşım problemlerine çözüm getiren birçok girişim de mevcut. Bu tür girişimlerin giderek artacağını ve özellikle sürdürülebilir çözümlerin ön plana çıkacağını düşünüyorum. Özellikle şehir merkezlerinde araç trafiğinin önümüzdeki yıllarda giderek azalacağını ve buna bağlı olarak sessiz, elektrikli ve sürdürülebilir hafif mobilite çözümlerinin ön plana çıkacağı görüşündeyim.
Mobilite araçların akıllı şehir hayatındaki konseptleri nasıl olacak?
Akıllı şehir dönüşümlerinin o şehirde yaşayanların talebi ile belediyelerin öncülüğünde, kamu ve yerel yönetimlerin ortaklığıyla gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bununla birlikte, trafiksiz alanların ve yeşil alanların artırılacağını, yaşanabilir alanların da büyüyeceğini öngörüyorum. Mobilite araçları ise bu alanlardaki yolculuğu, yük taşımayı ve ulaşımı sağlayacak. Ayrıca bağlantılı araçlar sayesinde sadece yolculuk süresi ya da rezervasyon alanında bir dönüşüm yaşanmayacak. Yol durumu, yol kalitesi, trafik durumu ve daha birçok bilgi karar verici mercilerle de anlık paylaşılabilecek. Bu durum da yerel yönetimlere karar verme noktasında ek bilgiler sağlayacak.
Haydar Yenigün’ün Rakun Mobilite’nin çalışanların fikirlerinden doğduğunu söylediği bir demeç var. Ortaya çıkış hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Rakun Mobilite’nin Pro2 ve Pro3 modeli aslında inovasyon kampından çıkan bir fikir. Yani şirket içi girişim diyebiliriz. İnovasyon kampında ekip arkadaşlarımız özellikle taşımacılık ve dağıtım sektöründe motosiklet konusunda bir açık olduğunu fark edip bunun üzerine çalışmalarını sürdürdüler. Bu noktada, aslında piyasadaki oyunculardan alınan geri bildirim ve yaşanan sorunlar doğrultusunda modellerimizi tasarladık diyebiliriz. Aslında motosikletlerimizde olan özellikler potansiyel müşterilerimizden aldığımız geri bildirimler ile şekillendi ve mühendislik ekiplerimiz bu çerçevede çalışmalarını gerçekleştirdi. Bu sayede Rakun Mobilite’nin 2 farklı aracı oluştu. Bunlar; 2 tekerlekli olan Pro 2 ve 3 tekerlekli olan Pro 3 modelimiz.
Araçlarımız piyasanın uzun süredir sorun yaşadığı dayanıklılık problemleri, sürekli servis gerektirme, yokuş çıkamama gibi problemleri ortadan kaldırıyor. Bununla birlikte, yüksek yük taşıma kapasitesine sahip. Son olarak maksimum hızı 45 km/s olduğundan ötürü kullanmak için özel bir motor ehliyetine ihtiyaç duyulmuyor, araba ehliyeti ile de kullanılabilir. Bu sayede işletmelerin yaşadığı iş gücü sorununa da çözüm getirmiş oluyoruz.
Rakun’un modellerini ve kendine has özelliklerini de merak ediyoruz… Özellikle entegre olduğu güncel teknolojileri de anlatır mısınız?
Rakun araçlarımızı piyasada özellikle elektrikli motorlar konusunda önemli oyuncuların verdiği geri bildirimler üzerine tasarladık. İstanbul’un yokuşlu bir şehir olmasından ötürü potansiyel partnerlerimizin istekleri doğrultusunda geliştirmeler yaptık. Dik yokuşları çıkabilme kapasitemiz ile gidemeyeceğimiz hiçbir yol bırakmadık. Bununla birlikte, 300 kg’a kadar yük taşıma kapasitemiz ile motorla taşınabilecek tüm yükleri taşıyabilmek istedik. Buna ek olarak 112 km menzilimizle bir işletmenin gün boyunca ihtiyaç duyabileceği mesafeyi karşılayabilmeyi tasarladık. Son olarak ise aracımızı maksimum 45 km/s hız ile sınırlandırdık. Bu sayede motor ehliyetine ihtiyaç duymadan sadece araba ehliyeti ile motorlarımızın kullanılabilmesini sağladık. Bu özelliklere ek, sahip olduğumuz altyapı ile araçlarımızın yazılım güncellemelerini uzaktan yapabilme altyapısını geliştirdik ve araçlarımıza uzaktan bağlanabilirlik altyapısı sağladık.
Rakun ile orta ve uzun vadede neleri hedefliyorsunuz?
Rakun’u müşterilerimize ve partnerlerimize alışılmışın dışında kanallarla ulaştırmayı hedefliyoruz. Klasik bir bayi yapılanması yerine dijital platformlarda var olmak ve tüm Türkiye’ye dijital kanallardan ulaşmak ve satış yapmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, artık sahip olma şart ve koşullarının değiştiğinin farkındayız. Bu sebeple sadece satın alma opsiyonu değil aynı zamanda da kiralama opsiyonları ile ürün penetrasyonumuzu sağlamak istiyoruz. Ayrıca servis sürecini de sabit bir yerde tutmak yerine tamamıyla mobil servis operasyonlarıyla sahaya taşımayı hedefliyoruz. Uzun vadeli hedeflerimizde de yurt dışı operasyonlarımızı başlatmak, ürün gamımızı genişletmek ve dünyada alanında önde gelen bir hafif mobilite şirketi olmak var.
Kaç Defa Okundu: 19