Sizlere bu ay box tekniği ve bu konuda uzman olan Dr. Ziya Nihat Tanfer’le yaptığımız röportaj ile merhaba diyorum. Bu çok önemli ve dünyada çok az yerde uygulanan bir teknik. Bu teknikte kaybolan kemik dokusunun üç boyutlu olarak yeniden yapılması amaçlanıyor. Dişlerini yıllar önce kaybetmiş ve çene kemiği eridiği için protez kullanamayacak hale gelmiş kişilere bile yıllar sonra yeniden sabit protez yapılabiliyor. Bu yöntem daha önce beyin cerrahisi ve plastik cerrahide de kullanılmış. Operasyon sırasında eriyebilen, dokuyla uyumlu “polilaktik asit plakaları” özel bir yöntemle çene kemiğine yerleştiriliyor. Daha sonra hayvan kemiğinden; inek, dana, sığır veya at kemiklerinin birtakım işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen ve kemik bankalarından temin edilen kemik grefti ile doldurulup iyileşmeye bırakılıyor. Uygulamanın üzerinden altı ila sekiz ay geçtikten sonra sağlıklı kemik dokusu elde ediliyor ve hasta, yerleştirilen implantlarla yepyeni dişlere sahip olabiliyor.
Box tekniğinden önce de kemik yapılandırma yöntemleri uygulanıyormuş ancak, bu tekniği üstün kılan; hastanın vücudunun başka bir bölgesinden kemik almaya gerek kalmaksızın üç boyutta kemik onarımını sağlaması. Daha önceki uygulamalarda kemik bloklarının stabilizasyonu arzu edildiği gibi sağlanamayıp başarısız sonuçlar elde ediliyormuş.
Box tekniği ABD, Arjantin ve İtalya’da uygulanıyor. Dr. Ziya Nihat Tanfer’in İtalyan Üniversitesinden Dr. Andrea Menoni ile yaptığı çalışmalar sonucunda şimdi de Türkiye’de uygulanabiliyor. Çocukluk hayalini gerçekleştirerek bu konunun uzmanı olan Dr. Tanfer’le çekimimizi Levent’teki Tanfer Klinik’in nefis villasında gerçekleştirdik. Klinikte; kendisi gibi doktor olan babası Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Mehmet Nedret Tanfer’in anısına, o dönem onun kullandığı araçlar, eşyalar ve anılardan oluşan bir oda da düzenlemişti. Bu klinik Türkiye’de box tekniğinin uygulandığı tek merkez. Dr. Ziya Nihat Tanfer kırk yıllık çalışma ve tecrübelerinin yanı sıra yeni teknikleri takip etmeye ve kendisini durmaksızın geliştirmeye de devam ediyor.
Önce sizi biraz tanıyalım lütfen. Branşınız, eğitimleriniz nelerdir?
1951 yılında Ankara’da doğdum. Merhum KBB mütehassisi Operatör Dr. M. Nedret Tanfer ve Handan Tanfer’in tek çocuğuyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul Işık Lisesinde tamamlayıp 1974 yılında Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldum. 1975 yılında doktora öğrencisi olarak Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi kürsüsünde çalışma hayatına atıldım, 1981 yılında pekiyi derece ile Dr. Med. Dent. olarak çalışmalarımı tamamladım. 2012 yılında İtalya’da Dr. Andrea Menoni ile birlikte box tekniği (osteobiorejenerasyon) uygulamalarına katıldım ve bu tekniği Türkiye’ye getirdim. Dünyada sayılı klinikte yapılan “box technique” operasyonu Türkiye’de sadece benim kurduğum Tanfer Klinik’te yapılmaktadır.
Sizin kendi adınızla hastaneleriniz var. Çoğu doktorun böyle bir girişimi olmayabiliyor. Sizi hastane açma konusunda neler motive etti?
İstanbul Nişantaşı’nda bir diş kliniği ve Levent’te Estetik ve Sağlık Merkezi ile faaliyet gösteren Tanfer Sağlık Grubu olarak, yatırımlarımızı büyütme kararı aldık. Son sekiz senedir diş ve estetik ile sağlık turizmi alanında çok ciddi adımlar attık. Elde ettiğimiz sonuçlara bakarak bu kez bir hastane yatırımı yapmaya karar verdik ve Tanfer Hastanesini bünyemize dahil ettik.
Yurt dışından da hastalarınız geliyor mu? Sizce neden Türkiye’yi tercih ediyorlar?
Özellikle Almanya ve İngiltere başta olmak üzere, AB ülkelerinin yanında Afrika’dan Orta Doğu’ya, Rusya’dan Kanada ve ABD’ye kadar Türkiye’ye hasta geliyor. Bu insanlar ortalama ben ila on bin euro arasında tedavi ücreti ödüyor. Gelmelerinin en önemli sebebi, burada çok iyi hizmet almaları. Başka ülkelerde doktorlar oturup hastayla konuşmuyor bile. Biz burada hastaya yaşadığı problemleri oturup izah ediyoruz. İkincisi; Avrupa ve Amerika’da kullanılan en iyi malzemeyi kullanmamıza karşın maliyetler çok düşük. Türkiye’de Avrupa’ya göre neredeyse yüzde altmış daha ucuz bir şekilde hizmet verilebiliyor. Ayrıca biz Türkiye’de, yurt dışında yapılamayan zorlu operasyonları yapabiliyoruz. Bunun da ötesinde, Avrupa’da yapılan hatalı uygulamaları düzeltebiliyoruz. Türkiye’ye ilk bizim getirdiğimiz, şu anda dünyada sayılı ülkelerde yapılan ve çene kemiği erimesini tedavi etmek için kullanılan box tekniğini kullanıyor olmamız da yabancıların gelmesinde etkili oluyor.
Sizin, diğer meslektaşlarınıza göre uygulamalarınızdaki farklılıklar nelerdir? Bu konudaki ilerlemenizin başlangıç ve oluşum süreci nasıl gelişti?
Kurumun temelleri, babam Dr. Mehmet Nedret Tanfer tarafından 1957 yılında atıldı. Ben de öğrenciyken babamın yanında çalıştım, daha sonra da akademisyenliğe geçiş yaptım. Üniversitedeki akademik kariyerime 1981’de YÖK kanunu nedeniyle ara verdim. 1982 yılında Nişantaşı’ndaki Estetik Ağız Cerrahi Merkezini kurdum. 1985 yılında İtalya’ya gidip implant uygulamalarını inceledim. Daha sonra bunları Türkiye’ye ilk kez getirip uygulama şansına sahip oldum. Zaman içerisinde, Nişantaşı’ndaki merkez büyüdü ve Tanfer ismi ile markalaşıp bulunduğumuz konuma geldik. Şimdilerde Tanfer Sağlık Grubu olarak Tanfer Klinik, Tanfer Health and Aesthetic ve Tanfer Hastanesi olarak en kaliteli hizmeti vermeye devam etmekteyiz.
Sizce insanlarımız ağız ve diş sağlığında bilinçliler mi? Kendilerine iyi bakabiliyorlar mı? Nasıl eğitilebilirler?
Türk insanının ağız sağlığına olan yaklaşımı ne yazık ki arzu edildiği seviyede değil. Bu sebeple ben yıllardan beri gerek televizyon programlarında, gerekse yazılı basında halkı bilgilendirmek için sürekli yayın yapıyorum ve yapmaya da devam ediyorum. Tabii ki olumlu yönde gelişmeler var ancak, yeterli değil ne yazık ki.
Hastanelerinizde hangi bölümler var, en çok hangileri aktif?
Tanfer Hastanesinin kurulduğu ilk günden beri sağlığa yaklaşımı; hasta ile direkt bağlantısı olan teknolojide uzmanlaşarak akademik platformlarda kabul görmüş teşhis ve tedavi yöntemlerini kullanmak olmuştur. Bu çerçevede uluslararası tecrübeye sahip değerli uzman ve cerrahi ekibi ile tıp alanındaki tüm gelişmeleri ve yenilikleri takip etmekte ve uygulamaktadır. Yedi gün yirmi dört saat uluslararası standartlarda on beş branşta hizmet veren; SGK ile birlikte tüm yerel ve uluslararası özel sigortalar ve birçok kurum ile anlaşması bulunan kurumumuzda misafir ettiğimiz tüm hastalarımızın bakımı “Sağlıkta Yeni Bir Nefes” sloganıyla tek kişilik özel odalarda yapılmaktadır. Plastik cerrahi, dahiliye, KBB, genel cerrahi, beyin sinir cerrahisi, ortopedi, kadın doğum gibi branşlar başta olmak üzere on beş branşımız aktif olarak hizmet vermektedir.
Kendinizi alanınızda geliştirmek için neler yaparsınız?
Alanımdaki en yeni teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeyi kendime bir görev edindim. Benim için önemli olan, hastalarımı tedavi sonrası memnun ve yeni bir hayat ile kliniğimizden uğurlamaktır. Bu nedenle de yıllar önce implant işlemini ilk uygulayan doktorlardan biri olup, Milano’da Prof. Tramonte ile çalıştıysam; box tekniği prosedürünü öğrenmek için Dr. Andrea Menoni ile çalışmalara katıldıysam, bugün de aynı heyecan ile yeni prosedürleri takip etmekteyim. Bunun için yurt içi ve yurt dışı seminer ve araştırmalara iştirak etmekteyim. Bu kapsamda birçok yöntem ve yeni geliştirilmiş ürün de, değerlendirmesinin yapılması için tarafıma gönderilmektedir. Kırk yıllık deneyim ile hem yeni yöntemlerin geliştirilmesine hem de kullanılmasına destek sağlamaktayım.
Geleceğe ait projeleriniz var mı?
1981 yılında Tanfer Ağız, Diş ve Çene Cerrahi Polikliniği ile temellerini attığımız Tanfer Sağlık Grubuna; 2016 yılında Tanfer Health and Aesthetic ve 2019 yılında Tanfer Hastanesini dahil ederek birçok hizmeti bünyemizde vermeye başladık. Özellikle son on yıl içerisinde hızlandırdığımız bu büyümenin ivmesini daha da artırmayı amaçlamaktayız. Şu an projeleri tamamlanmış olan Bodrum Rehabilitasyon ve Sağlık Merkezi için yakın zaman içerisinde tüm hazırlıklarımızı tamamlamış olacağız. Ayrıca yurt içi ve yurt dışı diş hekimlerinin cerrahi eğitimlerini sağlamak üzere Tanfer Akademinin temellerini atmaktayız. Bununla birlikte, gelecek yıllarda Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda Sağlık Turizmi kapasitesine önemli katkılar sağlayacak yurt dışı temaslarımız da süratle devam etmektedir.
Çene kemiği erimesi neden olur?
Günlük ağız bakım yöntemlerinin gerektiği gibi uygulanmaması sonucu, diş etlerinde kanamayla birlikte iltihap oluşur. Bu basit diş eti iltihabı, tedavi edilmezse zamanla dişlerin etrafını saran kemik dokusunu etkiler ve çene kemiğinin boyutsal olarak şekil değiştirmesine ve erimesine yol açar. Ayrıca diş çekimlerinden sonra da çene kemiğinde hızla erime meydana gelebilir. Bunun dışında kötü yapılmış kron köprü protezlerinin bakımları ihmal edilirse yine kemikte geniş kayıplar oluşabilir. Son olarak, uzun yıllar damaklı protez kullananlarda da kemik kayıplarına rastlanmaktadır.
Çene kemiği erimesi nasıl tedavi edilir?
Kaybolan kemik dokusunun yeniden oluşturulabilmesi için birtakım kemik yapılandırma yöntemleri kullanılır; fakat bu yöntemlerin başarısı, hastaya ve erimenin olduğu bölgeye; hatta şekline göre değişiklik gösterir. Bu tekniklerde insan veya hayvan kaynaklı kemikler kullanılır. Bu kemikler, özel tekniklerle laboratuvar ortamında insan kemik dokusuna uygun hale getirilir. Kaybolan çene kemiğinin içerisine cerrahi operasyonla yerleştirilir. Bunun sonucunda kaybolan çene kemiği yeniden yapılanır. Buna “box teknik” denir.
Çene kemiği erimesinde box teknik uygulaması nasıldır?
Box teknikte, kaybolan kemik dokusunun üç boyutlu olarak yeniden yapılması amaçlanır. Dişlerini yıllar önce kaybetmiş ve çene kemiği eridiği için protez kullanamayacak hale gelmiş kişilere bile yıllar sonra yeniden sabit protez yapılabilir. Operasyon sırasında eriyebilen, dokuyla uyumlu “polilaktik asit plakaları” özel bir yöntemle çene kemiğine yerleştirilir. Daha sonra hayvan kemiğinden; inek, dana, sığır veya at kemiklerinin birtakım işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen ve kemik bankalarından temin edilen kemik grefti ile doldurulur ve iyileşmeye bırakılır. Uygulamanın üzerinden altı ila sekiz ay geçtikten sonra sağlıklı kemik dokusu elde edilir. Günümüzde box tedavisi ve yerleştirilen implantlarla hasta rahatlıkla yepyeni dişlere sahip olabilmektedir.
Çene kemiği tedavisi ve sonrasındaki süreç nasıldır?
Günlük ağız bakım yöntemlerinin gerektiği gibi uygulanmaması sonucu, diş etlerinde kanamayla birlikte iltihap oluşur. Bu basit diş eti iltihabı, tedavi edilmezse zamanla dişlerin etrafını saran kemik dokusunu etkiler ve çene kemiğinin boyutsal olarak şekil değiştirmesine ve erimesine yol açar. Ayrıca diş çekimlerinden sonra çene kemiğinde hızla erime meydana gelebilir. Kötü yapılmış kron köprü protezlerinin bakımı ihmal edilirse kemikte geniş kayıplar oluşur. Uzun yıllar damaklı protez kullananlarda da kemik kayıplarına rastlanır.
Çene kemiği tedavisinde box tekniği
“Kaybolan kemik dokusunun yeniden oluşturulabilmesi için birtakım kemik yapılandırma yöntemleri kullanılır. Fakat bu yöntemlerin başarısı, hastaya ve erimenin olduğu bölgeye; hatta şekline göre değişiklik gösterir. Bu tekniklerde insan veya hayvan kaynaklı kemikler kullanılır. Bu kemikler, özel tekniklerle laboratuvar ortamında insan kemik dokusuna uygun hale getirilir. Kaybolan çene kemiğinin içerisine cerrahi operasyonla yerleştirilir. Bunun sonucunda kaybolan çene kemiği yeniden yapılanır. Buna “box teknik” denir.”
Box tekniği uygulaması
“Box teknikte, kaybolan kemik dokusunun üç boyutlu olarak yeniden yapılması amaçlanır. Dişlerini yıllar önce kaybetmiş ve çene kemiği eridiği için protez kullanamayacak hale gelmiş kişilere bile yıllar sonra yeniden sabit protez yapılabilir. Operasyon sırasında eriyebilen, dokuyla uyumlu “polilaktik asit plakaları” özel bir yöntemle çene kemiğine yerleştirilir. Daha sonra hayvan kemiğinden; inek, dana, sığır veya at kemiklerinin birtakım işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen ve kemik bankalarından temin edilen kemik grefti ile doldurulur ve iyileşmeye bırakılır. Uygulamanın üzerinden 6 -8 ay geçtikten sonra sağlıklı kemik dokusu elde edilir. Hasta yerleştirilen implantlarla yepyeni dişlere sahip olur.”
Box tekniğin avantajları nelerdir?
Box teknikten önce de kemik yapılandırma yöntemleri uygulanıyordu ancak, bu tekniği üstün kılan, hastanın vücudunun başka bir bölgesinden kemik almaya gerek kalmaksızın; üç boyutta kemik onarımını sağlamasıdır. Daha önceki uygulamalarda kemik bloklarının stabilizasyonu arzu edildiği gibi sağlanamıyor ve başarısız sonuçlar elde ediliyordu. Box tekniği ise kaybolan çene kemiğini mükemmel şekilde onarır. Vücudun herhangi bir bölgesinden kemik alma zorunluluğunu ortadan kaldırır. Çeneye implant yerleşiminin daha basit ve kolay olmasını sağlar. Üç boyutlu kemik iyileşmesi gerçekleştirir. Kemiği tamamen iyileştirip orijinal şekline getirir. Çene kemiğini sadece fonksiyonel olarak değil, estetik olarak da onarır.
Kemik grefti uygulamasını anlatır mısınız?
Kemik grefti uygulaması, çene kemiği yetersiz olan hastaların kemik miktarını arttırmak amacıyla yapılır. İmplant tedavisinin yapılabilmesi için implant yerleştirilecek bölgede yeterli kemik bulunmalıdır. Zaman içerisinde kırılmış veya çekilmiş bir diş varsa ve o bölgeye herhangi bir protez uygulaması yapılmamışsa çene kemiğinde erime meydana gelir. Bu durumda bölgeye greft ilavesi yapılarak kemik miktarını arttırmak gerekir. Kemik uygulaması yapılacak hacim fazla değilse kemik ilavesi yapılan seansta implant da yerleştirilir. Çeşitli doğal materyallerden elde edilmiş ve işlenerek insan kemik dokusuna uygun hale getirilmiş greft denilen kemik granülleri hastanın çene kemiğine yerleştirilir. Yaklaşık üç ila altı aylık iyileşme süresinden sonra kalıcı dişler (kaplamalar) kemik grefti uygulanan bölgedeki implantların üzerine takılabilir.
Neden box teknik?
– Kaybolan çene kemiğini mükemmel şekilde onarır.
– Vücudun herhangi bir bölgesinden kemik alma zorunluluğunu ortadan kaldırır.
– Çeneye implant yerleşiminin daha basit ve kolay olmasını sağlar.
– Üç boyutlu kemik iyileşmesini gerçekleştirir.
– Kemiği tamamen iyileştirip orijinal şekline getirir.
– Çene kemiğini sadece fonksiyonel olarak değil; estetik olarak da onarır.