Göbeklitepe’nin keşfinde duyduğum heyecanı ikinci kez yaşadım Zerzevan Kalesi ve içindeki Mithras Tapınağı yeryüzüne çıkarıldığında. Arkeolojik buluşlar, insan bilinçleri hazır oldukları zamanda yapılabiliyor. Geçmiş uygarlıkların bilgilerine ancak biz hazırsak ulaşmamıza izin verilir. Yoksa bin yıllarca toprağın altında, bizim onları kavrayabilmemiz için hazır olmamızı beklerler sessizce uyuyarak. Kazı başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun, normal şartlarda girilemeyecek yerlere ulaşmamızı sağlayarak hiç kimselere anlatmadığı bilgileri paylaştı. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Sayesinde tarihin en büyük gizlerinden birine fener tuttuk ki dünya, Türkiye topraklarının tılsımını ve gücünü yine ve bir kez daha görebilsin. Dünyadaki dillere çevrilerek okunacak çok bilimsel bir röportaj oldu. Okuduktan sonra lütfen Diyarbakır’a gidip ziyaret ediniz. Enerjisinden başınız dönecek.
Arkeolog olmak çocukluk hayaliniz miydi? Bu süreç nasıl gelişti?
Çocukluğumda izlediğim filmler, belgeseller, ziyaret ettiğim ören yerleri ve okuduklarımın etkisiyle kendimi bir anda bu gizemli dünyanın içinde bulmuştum. Çevremde örnek alacağım bu mesleği yapan birisi olmamasına ve ailemin karşı çıkmasına rağmen arkeolog olmaya çoktan karar vermiştim ve sonunda hayallerimi gerçekleştirdim.
Bitirdiğiniz okullar ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
1980 yılında Ankara’da doğdum. İlkokul, ortaokul, liseyi Ankara ve Kırıkkale’de tamamladım. Lisans, yüksek lisans ve doktoramı Ankara Üniversitesi, Klasik Arkeoloji Bölümünde tamamladım. Doktoramın bir bölümünde Yunanistan, Avusturya ve Almanya’da çalıştım. 2005 yılında Diyarbakır Dicle Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak göreve başladım. Bu tarihten itibaren çalışmalarımın büyük bir bölümünü Diyarbakır üzerine yaptım. Şu an Zerzevan Kalesi dışında kazılar, yüzey araştırması ve başka projeler de yürütmekteyim.
Zerzevan Kalesi’nden önce nerelerde hangi çalışmalarda bulundunuz?
Yurt içi ve yurt dışı birçok çalışmada görev aldım. Yurt içinde öğrenciliğimin geçtiği, ilk gittiğim kazı olan ve hayatıma yön veren Smintheion kazısının bende her zaman önemli bir yeri vardır. Kazı çalışmalarını, örnek aldığım ve şu an bu işi yapıyorsam sayesinde olan kıymetli hocam Prof. Dr. Coşkun Özgünel gerçekleştiriyordu. Diyarbakır’da ise ilk katıldığım Körtik Tepe’nin yeri de bende ayrıdır. Doktora tezim kapsamında yurt içinde Magnesia, Zeugma, Alabanda, Belevi, Didyma, Ephesos, Herakleia, Klaros, Knidos, Labraunda, Lagina, Letoon, Milet, Mylasa, Nysa, Pergamon, Priene, Stratonikeia, Telmessos, Teos ve Xanthos’da çalıştım. Yurt dışında yine Coşkun hocamın yürüttüğü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yer alan Salamis; doktora kapsamında çalıştığım, Yunanistan’da Samothrake, Atina Akropolisi, Atina Agorası; Avusturya’da Viyana Ephesos Müzesi ve Almanya’da Berlin Pergamon Müzesinde çalışmalar yaptım. Bulunduğum her yeni yer, yeni çalışma, hem kişiliğime hem de akademik hayatıma bir tuğla oldu.
Ne kadar süredir buradasınız? Buradaki göreviniz tam olarak nedir?
Dicle Üniversitesine 2005 yılında araştırma görevlisi olarak başlamam, çalışma hayatımda bir dönüm noktası oldu. On yedi yıldır Diyarbakır’dayım ve şu an Dicle Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde doçent olarak görevimi sürdürmekteyim. Ankaralı olmama rağmen bu kadar uzun süreden sonra artık kendim için, Diyarbakırlıyım da diyorum. 2014 yılında Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde bulunan, daha önce bilinmeyen, hiçbir kazı ve araştırma yapılmamış Zerzevan Kalesi’nde ilk defa kazı çalışmalarını başlattık. 2005 yılında Diyarbakır’a geldiğimde birkaç kez ismini duyduğum bir yerdi. 2006 yılında Diyarbakır’dan Mardin’e giderken Zerzevan Kalesi’ne uğramaya karar verdim. Daha önce bilinmeyen, önemsenmeyen alana ilk defa tırmanarak çıktığımda hiç aklımda olmamasına rağmen kazı yapmaya o an karar verdim. Zaman zaman alanı da ziyaret ettim. Bana hep söylenen; kazı yapmak için zor bir alan olduğu, oradan önemli bir şey çıkmayacağı ve çok daha iyi olan başka yerlerde çalışabileceğimdi. 2014 yılında çalışmaların başlamasıyla, Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı’nın ortaya çıkarılması bir anda ulusal ve uluslararası alanda büyük yankı uyandırdı. Daha önce bilinmeyen, kimsenin ziyaret etmediği askerî yerleşimde kazıların başlamasıyla önemli sonuçlara ulaşıldı. Zerzevan Kalesi şu an milyonlarca kişinin ziyaret ettiği, dünyanın her yerinde bilinen önemli bir destinasyona dönüştü.
Zerzevan Kalesi nedir?
Zerzevan Kalesi, Roma İmparatorluğu’nun sınır garnizonu; fakat diğerlerinden farklı olarak yer üstü ve yer altı yapıları ile dünyanın en iyi korunmuş askerî yerleşimlerindendir. Roma’daki ismini henüz bilmiyoruz. “Zerzevan” ya sonradan verilmiş bir isim ya da Roma öncesinden gelen bir ismin dönüşmüş hali. Kürtçede zer, altın; ziv, gümüş demek. Acaba “zerziv”den, çevredeki köylülerin dediği gibi altın ve gümüş şehirden mi geliyor? Ya da Pers inancında Zervan (Zurvan), yani zaman tanrısı var. İnanışa göre Zervan, Mithras inancına da kaynaklık ediyor ve bundan dolayı mı bu ismi aldı? Şu an için kesin bir şey söylemek oldukça zor. Burada yaşayan askerler ve sivillerin yaşantılarına dair bütün kalıntılar, eserler çok iyi korunmuş bir şekilde kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılıyor. Zerzevan Kalesi’nin tarihi üç bin yıl öncesine, Asur dönemine kadar gitmekte. Pers ve Parth dönemlerinden sonra Roma döneminde, MS 3. yüzyılda Severuslar döneminde asıl askerî yerleşim inşa edilmiştir. Ayrıca 639 yılında İslam ordularının burayı fethine kadar da kesintisiz kullanılmıştır. Özgün ve eşsiz bir yer olmasından dolayı Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı 2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. Bu durum, alanın daha da bilinirliğini artırdı ve kısa zaman içinde asıl listeye de girecektir.
Mithras Tapınağı nedir? Dünyada kaç tane var?
Tarihte bilinen ilk ezoterik yapılardan birisinin, Mithras inancı olduğu kabul edilir. Bu gizem kültüne ait tapınaklar yerin altındadır. Dünyada çok sayıda tapınağın olduğu bilinse de çok azı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Roma İmparatorluğu sınırları içinde Türkiye’den İngiltere’ye kadar bu tapınakları görmek mümkündür. Dinsel törenleri büyük bir gizlilik içinde yapılır ve konuşulanlar içeride sır olarak kalır. İnanca ait bilgiler, sadece bu dine mensup kişiler ile paylaşılırdı. Mithras, Hint-Pers kökenli bir tanrıdır. MÖ on beşinci yüzyılda tapınımına başlanan Mithras, Pers inancında güneş tanrısıdır ve dolayısıyla kültü öncelikle güneş ile ilgilidir. Ayrıca anlaşma, dostluk, aracılık eden özelliklere sahiptir ve ışığın, savaşın, adaletin, inancın da simgesidir. Öğretisi, dünyanın yaratılışı üzerinedir ve evreni kontrol eden tanrı olarak da bilinir. Sadece erkeklerin kabul edildiği bu dine katılanlar, her biri için özel törenlerin yapıldığı yedi aşamadan geçmekteydiler. Mithras inancı MS 2. ve 3. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nda oldukça yaygınlaşmıştır ve gizem kültüne dönüşmüştür. MS 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesiyle birlikte yasaklanmıştır. Mithras dininin öğretisi ve inançlarıyla ilgili bilgilerimiz, tapınakların merkezindeki nişte yer alan boğa kurban etme sahnesi çerçevesinde biçimlenmiştir. İnanışa göre Mithras’ın boğayı kurban etmesi ile yeryüzündeki bütün canlılar oluşmuştur. Ardından gündüz-gece farklılaşarak birbirini izlemeye, sonrasında mevsimler oluşmaya başlamış ve böylece zaman meydana gelmiştir.
Zerzevan Kalesi’nde yer alan Mithras Tapınağı’nın önemi nedir?
Zerzevan Kalesi’ndeki Mithras Tapınağı’nın önemi, imparatorluğun doğu sınırındaki ilk tapınak olması, bununla birlikte dünyada ortaya çıkarılan son Mithras Tapınağı olmasıdır. Özellikle Roma’nın gizem dini açısından buradaki Mithras Tapınağı’nın ortaya çıkarılması birçok yeni bilgiye, özellikle en önemli konu olan dine giriş ritüellerinin detaylarına ulaşmamızı sağladı, çünkü Mithras kültü tamamen ezoterik bir gizem dini, bütün törenleri ayinleri gizli; bu yüzden Zerzevan Kalesi’ndeki Mithras kutsal alanının ortaya çıkarılışı, bilinmeyen birçok soru işaretine cevap oldu. Bununla birlikte Zerzevan Kalesi’ndeki, dünyanın en iyi korunmuş Mithras tapınaklarından birinin ortaya çıkarılması hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük yankı uyandırdı. Kazı çalışmaları ilerledikçe, kült konusunda çok sayıda bilinmezlere de cevap bulunabilecektir.
Sizce bu dinin askerlerle bir bağlantısı var mı? Bulunmuş diğerlerinde de hep bir kalenin içinde mi tapınak?
Roma İmparatorluğu’nun doğuya düzenlediği askeri seferleri sırasında bu inanç ile tanışıldığı, bu nedenle Zerzevan Kalesi’ndeki Mithraeum’un da, bu dininin, Roma İmparatorluğu sınırları içindeki en eski tapınaklarından birisi olduğu söylenebilir. Mithras dini, Roma’nın egemen olduğu bütün topraklarda özellikle askerler, tüccarlar ve aristokratlar arasında oldukça yaygındır. Hatta bazı imparatorların dahi bu külte üye olduğu söylenir. Aslında imparatorlukta her yerde, köleye kadar Mithras inancı var. Normal askerlerin ve halkın ibadet ettiği mağaralar ve tapınaklar, imparatorluk sınırları içinde çok sayıda var; fakat özel bir topluluğun ibadet ettiği, Roma, Ostia, Londra ve Zerzevan Kalesi’nde yer alan tapınaklar da bulunmaktadır. Tapınaklar yerleşimlerin, garnizonların içinde olduğu gibi, tamamen yerleşim dışında da olabilmektedir.
Tapınak açıldığından beri burayı ziyarete kimler geldi?
Her yerden ziyaretçiler Zerzevan Kalesi’ne geliyor. Dünyanın uzak bir ucundan sadece Zerzevan Kalesi’ni ve Mithras Tapınağı’nı görmek için gelenler var. Buraya yurt içi ve yurt dışından büyük bir ilgi olduğunu söyleyebilirim. Dünyanın en iyi korunmuş Roma garnizonlarından birisi olması ve içerisinde dünyada en iyi korunmuş Mithras kutsal alanına, tapınağına sahip olması bu ilginin, merakın en önemli sebebidir. Ayrıca kazılar ile dünyada eşi benzeri olmayan eserler de ortaya çıkarılmaktadır. Bunların bir bölümü bugün Diyarbakır İçkale Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Mitra dinine ait yazılı bilgiye pek ulaşılamamış. Bu durumda buranın Mithras Tapınağı olduğunu nerden, nasıl anlayabiliyoruz?
Zerzevan Kalesi’nde yer alan Mithraeum, Roma İmparatorluğu sınırları içerisindeki diğer tapınaklara göre oldukça iyi korunmuştur. Son derece gizli, gizemli olan Mithras kültüne ait ritüellerin açıklanması açısından önemli bir rol üstlenmektedir. Doğu duvara Mithras’ın sembollerinden olan ışın tacı motifi de kazınmıştır. Doğu duvardaki sütunlardan çıkan, üzerinde Mithras’a ait sembollerin kalıntıları bulunan kuşaklarla çevrili üç niş vardır. Nişlerden küçük olanların birisinde, oldukça düzgün oyulmuş, kan veya su çanağı ve hemen önünde, zeminde havuz bulunmaktadır. Ayrıca tavan kısmında, simetrik olarak yapılmış dört adet bağlama yeri de bulunmaktadır. Bu yerler Mithras ayinlerinde kurban törenleri için kullanılmış olmalıdır. Yapının giriş kapısında ise yazıt ve semboller, açık bir şekilde görülmektedir. Zerzevan Kalesi içindeki Mithraeum; kaybolan Mithras inancının gizli törenlerinde kullanılan tavandaki dört kurban bağlama askısı, hemen altındaki kan-su havuzu ve farklı işlevlere sahip üç nişi bulundurması ile kült ve ayinleri açıklaması açısından istisnai eşsiz bir yapıdır. Mithraeum dediğimiz aslında Mithras kutsal alanı ve buradaki en önemli yapı Mithras Tapınağı’dır. Kazı çalışmalarına başlamadan önce burada Mithras Tapınağı olduğunu bilmiyorduk. İlk defa Mithras Tapınağı 2017 yılında ortaya çıkarıldı ve şu an tapınağın çevresindeki, tapınakla bağlantılı birçok yapıda kazı çalışmaları devam ediyor. Tapınağın hemen dışındaki oldukça büyük yer altı yapısı da tapınak dışında bazı ayinlerin yapılmasında kullanılmış olmalıdır. Yeraltı yapısının yüzeyindeki açıklıkların olduğu alanda boğaların kurban edildiğini söyleyebiliriz. Boğanın kanı ise açıkların hemen altındaki çanaklara akıtılmakta, böylece ritüel gerçekleşmiş olmaktaydı. Boğa kurbanı, tapınak dışında yapılıyordu; fakat tapınak içinde de sembolik bir kurban töreni yapılmış olmalı.
Sizce başka Mithras tapınakları da var mıdır henüz keşfedilmemiş?
Mithras inancı Hristiyanlık ile birlikte imparatorlukta yasaklanmış, bütün tapınaklar Zerzevan Kalesi’nde olduğu gibi ya tahrip edilip kapatılmış ya da bazı örnekler gibi kiliseye dönüştürülmüştür. Mithras inancı ile ilgili yazılı bir belge de olmadığı için bütün bilgilerimiz ya arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan yapılar ve eserlere ya da antik dönemdeki söylencelere göredir. Roma İmparatorluğu sınırları içinde çok sayıda tapınak olmalı. Bunlar ya tahrip edildiği için bulunamıyor ya da kapatıldığı, kapandığı için henüz kazılmamış olmalı.
Günde kaç saat, haftada kaç gün, kaç kişi çalışıyor kazı çalışmalarında? Sizce bu alanın tamamen gün yüzüne çıkması ne kadar zaman alır?
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dicle Üniversitesinin işbirliğinde yürütülen kazı, restorasyon çalışmaları oldukça uzun sürecektir. Çok sayıda kurum ve kuruluş ayrıca bu çalışmalara destek olmaktadır. Bunların isimlerini özellikle belirtmek istiyorum. Bakanlığımız ve üniversitemiz dışında çalışmalara yirmi yıl boyunca sponsor olan ve Türkiye’deki en uzun sponsorluk anlaşmasını imzalayan Safir Tuz’a ayrı bir yer ayırmak isterim. Ayrıca Türk Tarih Kurumu, Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Çınar Kaymakamlığı, İŞKUR, Karacadağ Kalkınma Ajansı, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, TÜRSAB tarafından çalışmalar desteklenmektedir. Zerzevan Kalesi’nde kazı, restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları on iki ay boyunca devam ediyor. Çalışma saatleri yıl içinde değişiyor ve en yoğun olunduğu zaman, kazı alanında ve kazı evinde günde on dört saat çalışıldığı oluyor. Haftanın altı günü çalışmalar yapılmakta ve yoğun zamanlarda işçiler ile birlikte sayımız yetmişi bulmaktadır.
Askerî yerleşimin kazı çalışmaları uzun sürecek ve biz şu ana kadar bir bölümünü tamamlayabildik. Sadece sur içi altmış bin metrekare, sur dışı ile birlikte yirmi milyon metrekarede çalışmalar yürütülüyor. Çalışmaların tamamen bitirilmesi uzun yıllar sürecek. Şu an alan ziyaretçilere açık ve rahat gezilmesi için yürüyüş yolları oluşturuldu. Ziyaretçiler için yönlendirmeler, bilgilendirme panoları da hazır durumda.
Yerin altında başka neler var?
Garnizon bin iki yüz metre uzunluğunda, on iki ila on beş metre yüksekliğinde surlarla çevrelenmiş. Askerî yerleşimde, kamu yapılarının bulunduğu güney alanda, on dokuz metresi korunmuş yirmi bir metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kuleleri, kilise, yönetim binası, arsenal, kaya sunağı gibi mimari kalıntılar yer almaktadır. Kuzeyinde ise cadde-sokaklar ve konutlar yer almaktadır. Konutların bulunduğu alanda aynı zamanda su sarnıçları, yeraltı kilisesi, yeraltı yapıları, Mithras Kutsal alanı bulunmaktadır. Surların dışında ise yerleşime su sağlayan kanallar, sunu çanakları ve taş ocakları vardır. Ayrıca ölüler şehrinde yani nekropol alanında ise kaya mezarları ve özel tonozlu mezarlar vardır. Zerzevan Kalesi’nde yapılan çalışmalar, bölgenin Roma döneminin aydınlatılmasının yanı sıra Asur, Pers, Parth, Sasani dönemleri ile ilgili de önemli bilgiler sağlamaktadır. Zerzevan Kalesi’nde hem yer üstü, hem de büyük bir yer altı şehri bulunmaktadır. Çalışmalar ilerledikçe birçok yeni yapı, yeni eserler ortaya çıkarılacak, söz konusu dönemler ile ilgili önemli veriler elde edilecektir.
Kazı çalışmalarında önemli eserler ortaya çıktığını biliyoruz. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Dünyanın en iyi korunmuş garnizonlarından birisi olan Zerzevan Kalesi yaklaşık bin dört yüz yıl boyunca el değmemiş, hiçbir çalışma yapılmamış bir alandır. Kazı çalışmalarına baktığımızda hem askerlerin hem de sivillerin yaşadığına dair her türlü eseri bulabiliyoruz. Romalıların kullandığı ameliyat aletlerine, orada yaşayan askerlerin, sivillerin kemer tokalarına, takılarına, kadınların saç iğnesine, erkeklerin elbiselerinde kullandığı fibulalarına kadar ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca kandiller, sikkeler, ticarette kullanılan aletler, ok uçları, müzik aletleri, özel anahtarlar, amuletler, damgalı çatı kiremitleri, seramik kaplara kadar hem günlük hem de askerî yaşama dair her türlü binlerce eser iyi korunmuş bir şekilde bulunmaktadır. Şu ana kadar hem pagan Roma hem de Hristiyan Roma’ya ait büyük bir koleksiyon ele geçmiştir. Bin yedi yüz yıllık Roma Dönemi takılar da dikkati çeken önemli nadir eserlerdendir. Ayrıca kazılar ile ortaya çıkarılan üç bin yıllık Asur mührü de ön plana çıkmıştır. Asur dönemi ile ilgili ele geçen taş, metal ve seramik eserler de vardır; fakat dönemi için önemli buluntu olan silindir mühür ayrıcalıklı bir kişiye ait olmalıdır. Üzerindeki figürler çok iyi korunmuş ve klorite işlenmiştir. Zerzevan Kalesi’nde arkeolojik kazılar ile ortaya çıkarılan yüz on adet eser ilk defa Diyarbakır Arkeoloji Müzesinde, tematik binadaki üç salonda sergilenmeye bu yıl başlamıştır. Eserler üç bin yıl öncesinden Asur döneminden, askerî yerleşimin 639 yılında İslam orduları tarafından fethine kadar olan geniş bir zaman dilimine aittir. Eserlerin içinde en dikkat çekeni özel tek vitrinde sergilenen, 1895 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesine götürülen, Zerzevan Kalesi’ndeki kiliseye ait kutsal vaftiz kovasıdır. Bronzdan yapılan bin beş yüz yıllık eser MS 6. yüzyıla aittir ve zengin bir bezemeye ayrıca ithaf yazıtına sahiptir. Yüz yirmi yedi yıl sonra tekrar Diyarbakır’a getirilen kutsal vaftiz kovası, eşi benzeri olmayan ünik bir eserdir ve Hristiyan dünyası için son derece önemlidir. Yakın zamanda kazılar ile ortaya çıkarılan binlerce eserin sergileneceği Zerzavan Kalesi Müzesinin yapılması planlanmaktadır ve bu konuda da çalışmalar devam etmektedir.
Zerzevan Kalesi dünyaca ünlü belgesel kanallarının da ilgisini çekmiş durumda. Bu konuda hangi çalışmalar yapıldı ve yapılacak?
Zerzevan Kalesi’nde ilk olarak Uluslararası Dünya Anıtlar Sitler Konseyi ICOMOS’un uluslararası bilimsel komitesi ICORP tarafından hayata geçirilen “ICORP-On The Road” projesi kapsamında belgesel çekimleri yapılmıştır. Proje kapsamında dünyada altı ülkede kültür mirası ile ilgili ilham verici çalışmaların hikâyeleri kayıt altına alınmıştır. History Channel’ın altı bölüm halinde altı ülkede çektiği belgesel serisinde yer alan Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı çekimleri yapılmış ve bütün dünyada gösterime girmiştir. Ayrıca National Geographic de Zerzevan Kalesi’nde belgesel çekimleri yapmayı planlamaktadır. Yurt dışı ve yurt içinde çok sayıda belgesel ekibi de çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu konuda çok sayıda talep bulunmaktadır. Bilimsel kitaplar, makaleler dışında National Geographic, National Geographic Traveler, Atlas ve Magma dergilerinde de Zerzevan Kalesi yayımlanmıştır. Atlas dergisi ve Tourmag turizm dergisine de kapak olmuştur.
Ülkemizin turizm gelirlerine katkısı ne çapta olacak sizce buranın?
Zerzevan Kalesi kazı çalışmaları bölge tarihini aydınlattığı gibi ülkemiz ve bölgemiz turizmi açısından da oldukça önemlidir. Alan şu anda yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun olarak ziyaret ettiği bir ören yeri haline gelmiştir. Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET) tarafından her yıl verilen dünya turizminin Oscar’ı “Altın Elma” ödülü 2018 yılında Diyarbakır’a verilmiştir. Bu ödülün Diyarbakır’a verilmesinde Zerzevan Kalesi ve Mithras kutsal alanının doğrudan katkısı bulunmaktadır. Ödülün alınması Diyarbakır ve bölge turizmine büyük bir ivme kazandırmıştır. Zerzevan Kalesi’ni 2019 yılında yaklaşık dört yüz otuz bin kişi ziyaret etmiştir. 2020 yılında eğer Covid-19 salgını olmasaydı, beklenen ziyaretçi sayısının bir milyonu geçmesi düşünülmekteydi ki salgına rağmen sayı yüz yetmiş bin kişiyi geçmiştir. 2021 yılında pandemiye rağmen yaklaşık iki yüz yetmiş beş bin, önümüzdeki kazı döneminden itibaren ise Zerzevan Kalesi’ne yılda bir milyondan fazla ziyaretçi bekliyoruz. Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı; ilimiz, bölgemiz, ülkemiz tanıtımı ve turizmi açısından son derece önemlidir, istihdama doğrudan katkısı vardır.
Zerzevan Kalesi’nde “Uluslararası Zerzevan Gökyüzü Gözlem Etkinliği” düzenlendi. Bu etkinlik neden burada yapıldı?
Gökyüzü etkinlikleri yirmi iki yıldır Antalya’da yapılıyordu. 2021 yılında ilk defa Antalya dışında, Zerzevan Kalesi’nde yoğun bir katılımla gerçekleşti. Bu yıl da şenlikler daha büyük bir katılımla gerçekleşecek ve her yıl burada yapılacak. Zerzevan Kalesi Türkiye’de gökyüzü gözleminin yapılacağı en iyi on tarihî noktadan biri olarak kabul ediliyor. Bu durum tesadüf olmamalı, çünkü Roma döneminde Mithrasçıların hepsinin astronom ve uzay bilimci olduğunu biliyoruz. Bu inanca ait bütün semboller, ritüeller de gökyüzüyle, gezegenlerle ve yıldızlarla ilgili. Günümüzde ise burada yapılan uluslararası etkinlik ile profesyonel ve amatör astronomlar bir araya geliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Uzay Ajansı (TUA), Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen etkinliğe, Türkiye’nin dört bir yanından, farklı ülkelerden binlerce gökbilim meraklısı katılıyor. Katılımcılar uzmanlarla birlikte gökyüzünü inceleme fırsatı buluyor ve binlerce yıl önce gerçekleştirilen astronomi çalışmaları hakkında da bilgi alıyorlar. Etkinlik sayesinde çocukların, gençlerin uzaya ilgisinin oldukça attığını gözlemledik. Ayrıca organizasyon boyunca, seminerler, yarışmalar, gökbilim ile ilgili birçok atölye ve etkinlik de düzenleniyor. Zerzevan Kalesi’nde gökyüzü etkinleri dışında her yıl çocuklara ve yöre halkına yönelik onlarca proje de gerçekleştirilmektedir.
Gelecek projeleriniz neler?
Zerzevan Kalesi ve diğer arkeolojik alandaki çalışmalarımız devam edecek, uzun yıllar sürecektir. Öncelikle hedefim Zerzevan Kalesi ile ilgili kazı ve restorasyon çalışmalarının önemli ölçüde tamamlanması. Çalışmalar ilerledikçe ziyaretçiler askerî yerleşimin bin beş yüz, bin sekiz yüz yıl öncesinin caddelerinde sokaklarında yürüyecek, o dönemdeki büyüleyici atmosferi içlerinde sonuna kadar hissedecekler. Zerzevan Kalesi’ne şu an bile çıkıldığında insan kendini Roma döneminde hissediyor, antik zamana geri dönüyor. Bu yıl projesi tamamlanan Ziyaretçi Karşılama Merkezinin yapılmasına başlanacak; fakat milyonlarca kişinin ziyaret ettiği ve ziyaret edeceği askerî yerleşimin yakınına Zerzevan Kalesi Arkeoloji Müzesinin inşa edilmesi en önemli projelerimden. Zerzevan Kalesi ve Mithras kutsal alanının korunması, tamamının ziyarete açılması için de yoğun çalışmalarımız devam edecek. Zerzevan Kalesi’nin hem arkeolojik olarak hem de sosyal projeler ile ön plana çıkması önemli amaçlarımızdan. Çocukları, gençleri, yöre halkını da işin içine olabildiğince dahil etmek istiyorum. Zerzevan Kalesi şu an ülkemizin ve bölgenin en önemli destinasyonlarından birisi durumuna geldi. İstihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Ayrıca Diyarbakır’da diğer alanlarda da arkeolojik çalışmalar yürütmeyi ve arkeoloji dışında farklı temalarda sosyal projelere ağırlık vermeyi planlıyorum.